İnsanlık tarihinin ilk dönemlerine yönelik paradigmayı değiştiren Şanlıurfa'daki Göbeklitepe'de ortaya çıkan kalıntılarla ilgili Artuklu Üniversitesi Felsefe ve Din Bilimleri bölümü, Dinler Tarihi anabilim dalında öğretim üyesi olan Dr. Bilal Toprak, Göbekli Tepe'yi dinler tarihi açısından inceleyen bir tez hazırladı. İstanbul üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Şinasi Gündüz danışmanlığında hazırlanan tezde, İnanç merkezi olarak Göbekli Tepe tüm yönleriyle inceleniyor. T biçimli dikilitaşlardan hayvan tasvirlerine, mimari tarzdan coğrafi konuma ve yapıların işlevine varıncaya kadar birçok konu çeşitli açılardan ele alınıyor. Toprak'ın çalışması MilelNihal yayınlarından Din Arkeolojisi ve Göbekli Tepe ismiyle kitaplaştırıldı. Din arkeolojisi alanında ülkemizde yayımlanan ilk bilimsel çalışma olan eser aynı zamanda dinler tarihi açısından Göbekli Tepe'yi inceleyen ilk kitap. Bu kitapta Göbekli Tepe'nin Adem ve Havva'nın yaşadığına inanılan Aden bahçesi olduğu ve yapıların Hz. İbrahim dönemine denk geldiğine ilişkin iddialar da cevap buluyor.
UNESCO tarafından Dünya kalıcı miras listesine alınan Göbekli Tepe'yle ilgili bugüne kadar yapılan tüm çalışmalar üzerinden geniş bir değerlendirme yapan Bilal Toprak, Tevrat ve İncil merkezli tezleriyle tarihi yorumlayan anlayışların da boşa çıktığını belirtiyor. Şanlıurfa Haliliye ilçesinin Örencik Mahallesi yakınlarında bulunan Göbekli Tepe'nin eskiden beri ziyaret tepesi veya Göbekli ziyareti olarak ziyaret edildiğini kaydediyor. Toprak'a göre Göbekli Tepe, bölgede hayvancılıkla geçinen köylüler tarafından bahar döneminde ve özellikle nisan aylarında, tercihen de cuma günleri çok sık ziyaret edilen bir yerdi. Kazılar başlamadan önce, çevre köylerden insanlar hayvanlarını buraya getirip tepenin etrafında yedi defa dönmek suretiyle onların hastalıklardan korunacağına inanıyordu. Göbekli Ziyaretinde kurbanlar kesilerek insanlara yemekler ikram edilmekte ve dualar edilmekteydi. Göbekli Tepe'nin konum olarak özellikle seçilen bir yer olduğuna dikkat çeken Toprak, bu durumu Göbekli Tepe'nin Harran ovasına ve çevresindeki tepelere hâkim bir konumda bulunmasıyla açıklamaktadır. Toprak'a göre bu durum, "dinler tarihinde sıkça rastladığımız özel anlam yüklenen ve yaratıcıya daha yakın olduğu düşünülen bir mekân olarak dağların seçilmesini akla getirmektedir."
ADEN BAHÇESİ TEZİ
Göbekli Tepe'nin Kitabı Mukaddes ve Tevrat'ta ifade edilen tarihi olaylara dayanak olarak kullanıldığına da vurgu yapan Toprak, Almanya'da yayın yapan Der Spiegel Dergisi'nin Haziran 2006 sayısında yayımlanan bir makalenin Göbekli Tepe'nin Aden Bahçesi olduğunu iddia ettiğini belirtiyor. "Eski Ahit'in Yaratılış Kitabı'nın hemen başında Adem ile Havva'nın yerleştirildiği Aden Bahçesi'nden söz edilmektedi" diyen Toprak, Yahudi-Hıristiyan geleneğinde önemli bir anlatı olan Aden Bahçesi, kimi ortak noktalar üzerinden Göbekli Tepe ile ilişkilendirilmiştir. Dr. Toprak bu durumu, "kutsal metinlerde Fırat ve Dicle nehirlerinden söz edilmesi, Göbekli Tepe'nin yakınında bulunan Karacadağ'ın eteklerinde buğday ekimine rastlanması, Nuh tufanı ile ilişkilendirilen Ararat Dağı'nın bölgede bulunması gibi benzerliklerden hareketle Göbekli Tepe'nin Aden Bahçesi olduğu fikri işlenmiştir" sözleriyle anlatıyor.
HZ İBRAHİM SONRAKİ DÖNEMLERDE YAŞAMIŞ
Göbekli Tepe'nin Hz. İbrahim dönemine ait olabileceğine ilişkin iddiaları da inceleyen Toprak'a göre, "Göbekli Tepe'nin Hz. İbrahim ile ilişkilendirilen Harran bölgesinde bulunması beraberinde kimi senaryoların ortaya çıkmasına sebep olmuştur. Bu senaryoya göre Göbekli Tepe'deki T biçimli dikilitaşlar, Hz. İbrahim'in babası/amcası ve put yontucusu olan Âzer/Terah (Yaratılış 11:27) tarafından yapılmıştır. Buradan hareketle Hz. İbrahim tarafından kırılan putların Göbekli Tepe'deki T biçimli stellerin olabileceği iddia edilmiştir. Göbekli Tepe'nin bir putperestlik merkezi olarak hedef gösterilmesi bir yana bırakılsa bile bu yaklaşım fahiş hatalar barındırmaktadır. Net bir tarih vermek mümkün olmasa da Hz. İbrahim'in yaşadığı dönemin, gerek Kitab-ı Mukaddes üzerinden ve gerekse Kur'an-ı Kerim'deki bilgilerden hareketle Göbekli Tepe'den çok sonralarına ait olduğu anlaşılmaktadır. Dolayısıyla sadece aynı coğrafyada bulunmaları sebebiyle Hz. İbrahim ile Göbekli Tepe arasında bir ilişki kurmak mümkün görünmemektedir. Ancak bu durum Göbekli Tepe gibi çevresinde etkin olan bir inanç kültür havzasının bir uyarıcı ve/veya peygamberle muhatap olmadığı anlamına da gelmemektedir. Çünkü Kur'an ilk insandan itibaren insanlara uyarıcı elçiler gönderildiğini haber vermekte ve Kitab-ı Mukaddes de belli aralıklarla gönderilen elçilerden söz etmektedir. Söz konusu senaryo peşinen Göbekli Tepe'nin pagan inancını temsil ettiğini kabul etmek anlamına gelmektedir. Oysa Göbekli Tepe'deki inanç dünyası sanılanın ötesinde oldukça zengindir ve henüz tüm boyutlarıyla anlaşılabilmiş ve açığa çıkarılabilmiş değildir"
Yaklaşık 7 yıl önce UNESCO Dünya Mirası Geçici Listesi'ne alınan, 2018'in temmuz ayında ise Bahreyn'de düzenlenen 42. Dünya Miras Komitesi Toplantısı'nda UNESCO Dünya Kültür Mirası Listesi'ne dahil edilen göbekli Tepe, dünyanın en önemli tarihi alanlarından birini oluşturuyor. Şanlıurfa'nın merkez Haliliye ilçesinin, kent merkezine 18 kilometre mesafedeki Örencik Mahallesi yakınlarında bulunan ve ilk kez 1963'te İstanbul ve Chicago Üniversitelerinden araştırmacıların yüzey çalışmaları sırasında fark edilen ören yerindeki kazılar 1995 yılından bu yana devam ediyor.