Harem-i İbrahim Camisi Müdürü Şeyh Hıfzı Ebu Suneyne, yaptığı açıklamada, caminin etrafına sülüs hattıyla yazılan yazılar ve nakışların, Osmanlıya ait öne çıkan eserlerden olduğunu söyledi.
Ebu Suneyne, tavanındaki süslemeler, Hazreti Muhammed'in (SAV) ve 4 halifenin isminin yazılı olduğu levhaların yanı sıra İbrahim ve Yakub peygamberin ve eşlerinin makamına nakşedilen Kur'an ayetlerinin cami içindeki Osmanlı eserlerinden bazıları olduğunu kaydetti.
Müdür Ebu Suneyne, caminin duvarına yazılan ve mihraptan başlayıp yine mihrapta biten bir surenin yanı sıra mihrabın içinin süslemeleri ve caminin aydınlatılmasında kullanılan şamdanın da Osmanlı eserleri arasında yer aldığını ifade etti.
ALTIN VARAKLI HATLAR
Camiye girince sağ tarafta duvara sülüs hattıyla yazılan altın varaklı yazıların da Osmanlı dönemine ait olduğunu hatırlatan Ebu Suneyne, bunların 1895-1896 yıllarında Filistinli İbrahim es-Selfiti tarafından yazıldığını aktardı.
Osmanlının Filistinden çıkmasının üzerinden bir asır geçmesine rağmen Türkiye'nin yardımlarının kesilmediğini belirten Ebu Suneyne, caminin halılarının Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) tarafından yenilendiğini söyledi.
Müdür Ebu Suneyne, Cami yönetiminin elinde bir Türk kumaşı bulunduğunu ve yürütülen bazı restorasyon çalışmalarının tamamlanmasından sonra söz konusu kumaşla mezarların üstünün örtüleceğini sözlerine ekledi.
CAMİNİN İÇİ VE DIŞI
Harem-i İbrahim Camisi'nin içindeki Osmanlı eserlerini sınıflandıran El-Halil tarihinin araştırmacısı Muhammed Ebu Salih de bunların çoğunun Türk çinisi, süslemeler, sancaklar, perdeler, pencereler, mermerler, ahşap ve derilerden oluştuğunu söyledi.
Cami dışındaki Osmanlı eserleriyle ilgili ise Ebu Salih, cami çevresindeki çarşıların yanı sıra türbeler ve Türk hamamlarının Filistin'de en önde gelen Osmanlı eserleri arasında yer aldığını kaydetti.
BÜYÜLEYİCİ MİMARİ
El-Halil Belediyesi'nin internet sitesinde, Osmanlının Filistin'e hükmettiği 1517-1917 yılları arasında Harem-i İbrahim Camisi'nin binasını korumaya özen göstererek, orijinalliğini bozacak yeni büyük eklemeler yapmadığı belirtiliyor.
Caminin altında yer alan Hazreti İbrahim ve hanımının kabirlerinin yanı sıra Hazreti İshak, Hazreti Yakup, Hazreti Yusuf ve hanımlarının mezarlarının bulunduğuna inanılan mağara, İsrail tarafından "Ata Babalar (Machpelah)" olarak isimlendiriliyor. Harem-i İbrahim Camisi, bu nedenle sık sık fanatik Yahudilerin baskınlarına uğruyor.
TARİHİ 4 BİN YIL ÖNCESİNE UZANIYOR
Tarihi yaklaşık 4 bin yıl önce yaşadığına inanılan Hazreti İbrahim'in dönemine uzanan Harem-i İbrahim'in üzerine, Roma İmparatorluğu'nun "Yahudiye'ye" atadığı Yahudi Kralı Hirodes tarafından milattan önce 20 yılında inşa edildiği belirtilen surlar hala varlığını koruyor.
Yapı itibariyle Mescid-i Aksa'ya benzeyen Harem-i İbrahim, Roma ve Bizans dönemlerinde kilise olarak kullanılırken, 634 yılında İslam ordularının hükmüyle camiye çevriliyor. Ancak buna rağmen, Haçlı seferleriyle birlikte 90 yıl boyunca bir kez daha kilise olarak kullanılmaya başlanan Harem-i İbrahim en son Selahaddin-i Eyyubi döneminde yeniden camiye dönüştürülüyor.
Harem-i İbrahim, Yahudi inancına göre Mescid-i Aksa'da olduğuna inanılan "Süleyman Mabedi"nden sonra yeryüzündeki en kutsal mabet olarak kabul ediliyor.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü'ne (UNESCO) bağlı Dünya Miras Komitesi, 2017 yılında Harem-i İbrahim Camisi ve caminin içinde bulunduğu Eski Şehir bölgesinin "Filistin'e ait tehlike altındaki dünya mirası" olarak Dünya Miras Listesi'ne eklenmesine karar vermişti.