Kazı Başkanı Prof. Dr. Bilal Söğüt, yaptığı açıklamada, Lagina'nın, yaklaşık 8,5 kilometre uzağındaki Stratonikeia Antik Kenti'nin dini merkezi olduğunu söyledi.
Antik dönemin önemli tanrıçalarından Hekate adına yapılan tapınağın Lagina'da olmasının kutsal alanı daha da önemli kıldığını vurgulayan Söğüt, tanrıça Hekate adına yapılan daha büyük bir kutsal alanın bulunmadığına dikkati çekti.
Stratonikei ve Lagina Hekate Kutsal Alanı'nda 2020 kazı, konservasyon ve restorasyon çalışması yaptıklarını anlatan Söğüt, her iki alanda da antik dönemden bugüne uzanan yapılarda çalışmalar gerçekleştirdiklerini bildirdi.
Bu yıl Lagina'da kazı ve restorasyon çalışmalarına ağırlık verdiklerine işaret eden Söğüt, "Lagina'da Kutsal Alan'da yürüttüğümüz kazı çalışmalarına ilave olarak yazıtlardan bildiğimiz yapılar da var. Burada giriş kapıları, altar, stoa, çeşme ve evlerin bulunduğunu biliyoruz. Propylonun önündeki alanda malzemelerin yoğun olarak çıktığı bir alanı kazıyoruz. Aynı zamanda burada Propylonun mimari blokları ile ilgili restorasyon çalışmaları da gerçekleştiriyoruz. Osman Hamdi Bey'in İstanbul'a götürdüğü eserlerin devamını buluyoruz." diye konuştu.
Söğüt, alanda çıkarılan antik dönemin en önemli yazıtlarıyla mimari bloklarını koruma altına aldıklarını ifade etti.
ANTİK KENTİN EN ÖNEMLİ DİNİ MERKEZİ
Amaçlarının, kutsal alanda gün yüzüne çıkarılan eserleri ziyaretçilere göstermek ve antik kentin önemli bir dini merkez olduğunu anlatmak olduğunu belirten Söğüt, şöyle devam etti:
"Laginada ilk defa Propylonun yarım yuvarlak girişinin batı tarafta olduğunu daha önce biliyorduk. Aynı kapının doğusunda da üçgen alınlıklı bir bölüm vardı ve o alanın blokları da şimdi tamamlanmak üzere. Kazı ile birlikte bunun restorasyonunu ve önümüzdeki dönemde Lagina Hekate Tapınağı'nın kuzey alınlığını da restore edip ziyaretçilerin gezerken görebilecekleri, hatta alınlığı ortasındaki kapı ile birlikte görebilecekleri farklı bir düzenlemeyi gerçekleştireceğiz."
Söğüt, Antik dönemde savaşçı Amazonlar'ın barış halinde betimlediği tek yerin burada olduğunu ve kutsal alanın önemi nedeniyle yurt içinden ve özellikle yurt dışından düzenli olarak gelip gezen gruplar olduğunu kaydetti.
İlk Türk müzecilerden Osman Hamdi Bey tarafından 1891-1892 yıllarında yapılan kazılar, 2011'e kadar çeşitli aralıklarla devam ederken bölgeden çıkan çok sayıda eser, temellerini yine Osman Hamdi Bey'in attığı İstanbul Arkeoloji Müzesi ve Muğla Müzesinde sergileniyor.