Babil kulesi nerede sorusu vatandaşlar tarafından araştırılıyor. Bundan binlerce yıl önce Sümerliler tarafından yapılan bu binanın yapılış amacı ise inançları gereği yükseklere tapmaları olmuştur. Gökyüzü ve yeryüzünü birbirine bağladığına inanan bu kuleye Tanrıdağı da denmektedir. Yedi katlı olarak inşa edilen bu kule ile ilgili olarak Babil Kulesi nerede? Sorusunun yanıtı aranıyor. Peki, Babil Kulesi nerede, gerçekte var mı?
Eski bir şehir olan Babil, Bağdat'ın 100 km kadar güneyinde bulunur. Şehirde yaşamın olduğu dönemde Fırat Nehri Babil Şehrinin tam ortasından geçmekteydi. Bulunan yazı tabletlerine göre M.Ö. 275 yılında şehrin terk edildiği sanılıyor. Fırat Nehri'nin doğusunda kalan bölgenin kalıntıları hala görülmektedir. Irak'taki El Hilla kasabasının bugünkü konumu Babil şehrinin merkeziydi. Babil Kulesi eski çağların 7 harikasından biriydi. Günümüzde Babil şehri diye bir yer yoktur. Babil şehri şu anda konum olarak Irak sınırları içindedir.
Bugün Babil'den ve Babil Kulesi'nden geriye sadece adı kalmıştır. Rönesans döneminde babil kulesi bir çok ressamın dikkatini çekmiş ve tüm gerçekliği ile canlandırılmak istenmiştir. 9. yüzyıldaki tarihçilerden olan EL-Tabari, peygamberler ve krallar tarihi adındaki yapıtında yazdıklarına göre Nemrut, Babil Kulesini inşa ettirir. İnsanların kibirlerini ve ona ulaşmaya çalışılmalarına tanrı çok kızar ve Tanrı bu kuleyi yıkar. Tüm insanlığın konuştuğu tek dili 72 dile böler. İnsanlar arasında anlaşmazlık sağlayarak iletişimi engeller.
İslami kaynaklara göre, Kuran'da Hz. Musa, Firavun, Karun, Haman ve kerpiçten yapılan bir kule aynı hikâyenin içinde anlatılmaktadır. Farklı coğrafya ve tarihsel dilimlere ait bu öğelerin uyumunu sağlamak amacıyla bazı yorumcular kulenin piramit olabileceğini söyleseler de Mısır piramitlerinin ne mimarisi kuleye benzer, ne de inşaatında kullanılan malzemeler Kur'an da bahsedildiği gibi kilden yapılmıştır.
Hikâye Tevrat'taki ile benzerlik göstermesine rağmen Babil'de değil, Hz. Musa'nın yaşadığı dönemde Mısır'da geçmektedir. Tevratta, Firavun, Haman'a, kendisine kilden bir kule inşa etmesini, çıkıp Hz. Musa'nın tanrısına bakacağını söyler Babilden, Yakut el-Hamavi'nin yazılarında ve Lisan el - Arab'da da bahsedilir. Öyküye göre tüm insanlar rüzgârın önüne katılarak bir yerde toplanırlar. Buraya sonradan Babil denir. Babil'de insanlara Allah tarafından değişik lisanlar tahsis edilir ve yeniden rüzgârla geldikleri yerlere dağıtılırlar.
9. yy İslam tarihçilerinden El-Tabari'nin Peygamberler ve Krallar Tarihi adlı eserinde hikâyeye göre Nemrut Babil'de bir kule inşa ettirir. Tanrı bu inşa edilen kuleyi yıkar ve o zamana kadar aynı dili konuşan insanların dili böler ve 72 dile ayırdığını belirtir. 13. yy İslam tarihçilerinden Ebu el-Fida da aynı hikâyeden bahseder. İbrahim'in atası Hud'un kendi dili olan İbraniceyi korumasına izin verildiğini ekler.
Yahudi ve Hristiyan kaynaklara göre,Tanah ve Eski Ahit iki dinde de benzerlik gösterdiği için Babil konusu aynıdır. Tevrat'ın yaratılış kısmında Babil Kulesi'den bahsedilir. Nuh'un oğulları Büyük Tufan'dan sonra Sümer'e yerleşmiş, burada şehir ve göklere kadar yükselen bir kule yapmak istemişlerdir. Efsaneye göre Tanrı kendisine ulaşmaya çalışan insanların kendini beğenmişliğine, kibirli olmalarına kızar ve o zamana kadar tek dil konuşmakta olan insanların dillerini karıştırarak birbirlerini anlamalarını engeller. Kulenin yıkılışına dair Tevrat'ta anlatılan bir bilgi yoktur ancak Jubilees veya Leptogenesis olarak bilinen Yahudi belgelerinde bu bilgi aktarılır. Dini bir bakış açısıyla bu hikâye genellikle insanın kusurluluğunu, tanrının kusursuzluğu ile kıyaslamak ve dünyadaki yüzlerce dilin kökeninin nereden geldiğini açıklamak amacıyla kullanılmıştır.