Turkuvaz Medya Grubu tarafından yayın hayatına başlayan ve edebiyatın toparlayıcı ve birleştirici görevine dikkat çeken Muhit, Leylâ İpekçi'nin "Muhit; Bizi Buluşturan Dillerin Evi" başlıklı yazısıyla açılıyor: "Yollar farklı, suretler değişken olsa da yolculuk bir" cümlesiyle 'birlikte yürümenin' önemini vurguluyor İpekçi. Usta çizer Hasan Aycın, muhteva farkının aynı 'muhitte' toplanmaya engel olmadığını ustalıkla ifade ediyor çizgisinde. Ömer Lekesiz, 'mağaralar' üzerine kaleme aldığı kısa, ancak derinlikli yazısında, "İster ulu bir dağda olsun, ister derin bir vadide, her mağara bakışlarınızdan aklınıza tahakküm eden bir gözdür; karanlığından hayata dair bir sırrı fısıldar, bilinmezliğinden okunmayı arzulatan bir kitap sunar" diyor.
Cahit Koytak'ın 'Metrodaki Dilenci' isimli eseriyle açılan şiir sayfaları, Arif Ay'ın 'Mâhûr Şarkılar/1', Hüseyin Atlansoy'un 'Hain Kapısı', Nurullah Genç'in 'Caiz Yalanlar' isimli şiirleriyle devam ediyor. Muhit'in ilk sayısında Mustafa Muharrem, Mustafa Ruhi Şirin, Fatma Şengül Süzer, Murat Güzel, H. Salih Zengin, Said Yavuz, Güven Adıgüzel, Mehmet Aycı, Mustafa Akar, İbrahim Tenekeci, Ömer Fatih Andı, Cengizhan Konuş, Yunus Emre Güneş, Tuba Kaplan, Zülal Sema, Ervanur Erdoğan, Ayşegül Baytut ve Tayfun Doğan da şiirleriyle renk katıyor. Ahmet Murat ise 'Zeytinde dinlenen çekirdeği izliyorum' dizelerinin yer aldığı 'Sabah Ayini' şiiriyle derginin arka kapağını süsleyen isim oluyor.
Öykü bölümünde de birbirinden değerli isimlerle doyurucu ve zengin bir içerik sunan Muhit, Necip Tosun'un 'Ada Türküsü', Sibel Eraslan'ın 'İzmir Caddesi'nde Bir Ölüm Vak'ası', Kâmil Yeşil'in 'Mezardan Sesler', Abdullah Harmancı'nın 'Nisan Rüzgârı' ve Güray Süngü'nün 'Dip' isimli hikâyeleriyle okuyucularına farklı tatlar sunuyor.
AHMET KEKEÇ İLE SÖYLEŞİ
Son romanı Mayıs 2019'da, Turkuvaz Kitap tarafından yayımlanan Ahmet Kekeç, Saadettin Acar sorularını cevapladığı söyleşisinde "İnsandan etkileniyorum, çünkü insanı yazıyorum" derken, İbrahim Tenekeci de "Ahmet Kekeç için: Beraber yürümenin sevinciyle" başlığını taşıyan yazısında, vefa müessesesinin önemini vurguluyor.
Muhit'in ilk sayısında Erol Göka, 'İnsana en yüksek mutluluğu sağlayacak olan gerçek hedef, sürekli ahlâk dairesi içinde kalmaya çalışmaktır' diyerek önemli bir noktaya işaret ediyor. Hüsrev Hatemi, Yahya Kemal şiiriyle nasıl tanıştığını ve sonrasında nasıl etkilendiğini bir anısından yola çıkarak anlatıyor. M. Fatih Andı, Türk şiirinin gelenekle bağının 'ince bir ayarla' nasıl kesildiğine değiniyor. Mehmet Narlı, 'Şairin derdi nedir' sorusuna cevap arıyor. Ahmet Edip Başaran, 'Tekniğin Sanatla İmtihanı' başlıklı yazısında 'Mevzuyu kaybetmek mevziyi de kaybetmek demektir' diyor. Ali Emre, hayatla bağını koparan şairi halkın minderine davet ediyor. Kemal Sayar, 'Komşuluk ahlakını diriltmeliyiz. Büyük yalnızlığımızı iyileştirmeye hemen bir kapı öteden başlayabiliriz' sözleriyle tedaviye nereden başlamamız gerektiğini gösteriyor. Ercan Yıldırım 'Türkiye Merkezli Düşünmeye Başlangıç', Erol Yılmaz, 'Kültürsüz ve Kütüphanesiz Olmaz', Dursun Çiçek 'Cezanne Erciyes'i Görebilir miydi?', Harun Yakarer 'Kendini Kaybetmek', Suavi Kemal Yazgıç 'Şiirler Çağla'dan Tamgalar'a Sesin Cevelanı', Zeki Bulduk 'Afganistan Mektupları' başlıklı yazılarıyla Muhit'e omuz veren isimler arasında yer alıyor.