Uçakan, KAGEM'deki söyleşide yaptığı konuşmada, 1970'li yıllarda, Milli Türk Talebe Birliği (MTTB) öncülüğünde, anarşiye kaymadan kültür ve sanatta var olma mücadelesi verildiğini söyledi.Türk sinemasında kendi inançları doğrultusunda işler yaptıklarını belirten Uçakan, "Teknik ekibimiz, görüntü yönetmenimiz bile yoktu. O şartlarda biz 500 lira toplayarak filmler çektik ve yaptığımız filmler müthiş şekilde halk tarafından ilgi gördü." diye konuştu.
Uçakan, isim konusunda ince eleyip sık dokuduklarını belirterek, filmin adını, kalpteki siyah nokta anlamına gelen "Suveyda" olarak belirlediklerini söyledi.
Bir Anadolu köyünde, 1940'lı yıllarda yasakların yaşandığı dönemde, 11 yaşındaki Hadim isimli karakterin hafız olma mücadelesini anlatan filmin çekimlerine değinen Uçakan, şu ifadeleri kullandı:
"Mükemmel metafor sahneler var. Kur'an'ı öğrendikçe kafasındaki soruları çözme çabaları var. O yüzden Kur'an'ın yüceliğini ve büyüklüğünü hissettiren, öteleri kurcalayan ve Kur'an'ı hissettiren bir film olsun istedim ama onu öyle bir dönemde anlatıyoruz ki yasaklar döneminde yani harf devrimi sonrası. 1928'de harf devrimi olmuş, 1932 temmuzunda Arapça öğrenim yasağı gelmiş ama pratikte Kur'an yasağına dönüşmüş ve sonra da ezan yasağı gelmiş. Bütün bunların köyde oluşturduğu travmaları naif bir şekilde anlatmaya çalışıyoruz."
Uçakan, Suveyda filmi ile yeni bir şeyler denemeye çalıştıklarını dile getirerek, "Çekime sığmayan, masada yapılması gerek çalışmalar da var. Bütün onları göreceğiz ve inşallah güzel bir şey çıkarsa bunu biz önce festivallerle ulaştıracağız, sonra da vizyona girecek." dedi.