SAVAŞIN ÖNCESİ…
Osmanlı Devleti'nin Bulgaristan'ı ilhakı ve İstanbul'u kuşatma düşünceleri başta sınır güvenliğini düşünen Macaristan ve Dalmaçya'da kolonileri bulunan Venedik için büyük bir tehditti. Papa IX. Boniface Türklere karşı yeni bir sefer açtığını ilan etti. Bu sebeple İngiltere ve Fransa arasında devam etmekte olan savaş sonlandı. İngiltere Kralı Richard ve Fransa Kralı Charles seferin finansını sağlama konusunda bile anlaşabilmişlerdi.
Yapılan ilk plana göre 1395'te sefere başlayacaklar, ondan sonra Fransız ve İngiliz kralları VI. Charles ve II. Richard onları 1396'ta takip edecekti. Ancak bu plan 1396 başında bir kenara bırakılıp Nevers'li Korkusuz Jean çoğunluğu Burgundili süvarilerden oluşan 6.000 Fransız askeri ile sefere başladı. Almanya'da Renanya-Palatina, Bavyera ve Nürnberg Korkusuz Jean'ın emrine asker sağladı. Korkusuz Jean komutanlığındaki kuvvetler Temmuz 1396'da Buda'ya ulaşarak Sigismund'un komutanlığı altındaki güçlerle birleştiler. Bu kuvvetler Hristiyan Katolik olmakla beraber Ortodoks Hristiyan olan Eflak Kralı Mircea ve ordusu da bu Haçlı Seferine katılmak için çok mücadele verdi.
Haçlı ordusunun stratejik planı Buda'da kararlaştırıldı, ordunun Tuna Nehri' ni takip ederek ilerlemesi ve Karadeniz'de toplanan donanma güçlerinin de Tuna'ya girerek destek sağlamasına karar verildi.
Haçlı ordusu Tuna'nın sol kıyısını takip ederek öncü Macar ordusu, sonra Fransızlar, Burgundililer, Kral Sigismund, ana Macar ve Alman ordularının artçılığı düzeniyle yürüyüşe geçtiler. Bir diğer Macar ordusu ise Karpatları geçerek Eflak'a inip Eflak Kralının rakibini Transilvanya'dan atmayı başardı.
10 Eylül'de Venedik, Ceneviz ve St. Jean Şövalyeleri gemilerinden oluşan Haçlı donanması Tuna'dan gelerek Niğbolu kalesi önünde demir attılar. Niğbolu çok önemli bir nehir geçiş noktasi ve nehir limanı idi; nehre bakan bir sarp kayalığın üzerinde çok korunaklı bir kaleye sahipti. Kale yeniden tamir görmüştü ve çok iyi donanımlı bir Türk garnizon kuvveti kalede bulunmaktaydı. Kale komutanı çok tecrübeli Doğan Bey idi. Önce Fransız ve Burgundili askerler karadan gelip kalenin yakınlarında kamp kurdular. Kral Sigismund ve ordusu ise kalenin öbür tarafında şehrin karşında kampa girdiler. Fransız ve Burgundililer birkaç merdiven taşımaktaydılar ve Macarların ise lağım kazma birlikleri vardı. Kaleye hücum edip alma yerine, uzun bir kuşatma ile kaleyi ablukaya alıp yiyecek ve içecek bitinceye kadar bekleme taktiği tercih edildi. Haçlı komutanları Osmanlı Sultanı'nın Haçlı istilasından haberdar olmadığını; olsa bile bu uzak kaleye yetişme imkânı olmadığını düşünmekte idiler ve bu nedenle güneye devamlı bir keşif birliği göndermekten kaçınmışlardı.
OSMANLI'NIN HAREKETE GEÇMESİ!
Yıldırım Bayezid'in 1395'te İstanbul'u ikinci defa kuşatmakta iken yeni bir Haçlı ordusu hakkında haberi oldu. Gazi Evranos Bey komutasındaki akıncılar hemen ilerlemişler ve Osmanlı ordusunun güzergahı için keşif yapmaya başlamışlardı. Bayezid İstanbul'un ablukası için az sayıda birlikleri geri bıraktı ve bu yüzden Bizanslılar donanmalarını Tuna'ya gönderemediler.
Yıldırım Bayezid, Osmanlı ordusunun Edirne ve Filibe arasında toplanması emrini vermişti. Kara Timurtaş Paşa tarafından organize edilen Rumeli ve Anadolu eyalet orduları burada toplanmaya başladılar ve Meriç kıyısına hemen hasıl oldular. Vasal devletlerden de önemli katkı sağlayanlar oldu. Özellikle Sırplar Stefan Lazarević komutasında Filibe'ye geldi ve ana Osmanlı ordusu ile Sıpka Geçidi güneyinde birleşti. Ana Osmanlı ordusu ise toplanma mevkiinden Ağustos sonunda hızla yola çıkıp 20 Eylülde Sıpka Geçidi'nden geçip 21-22 Eylül'de Tırnova'ya vardı. Burada ilk defa bir Haçlı keşif birliği ile karşılaştılar. Osmanlı keşif birlikleri ise Niğbolu'ya yetişip Haçlı ordularının kale önünde ordugahta olduklarını gördüler. 24 Eylül'de Yıldırım Bayezid ve ana Osmanlı ordusu Niğbolu'nun birkaç kilometre güneyine geldi ve Yıldırım'ın otağı burada bir tepe üzerine kuruldu.
Osmanlı tarihçileri ana ordunun Niğbolu önüne varışının akşam üstü olduğunu yazmaktadırlar. Ordu kampı kurulana kadar Yıldırım'ın karanlıktan faydalanarak kale duvarları önüne geldiğini, Doğan Bey'e bağırarak sabaha kadar direnmesini emrettiğini, Doğan Bey'in kalede yeterince yiyeceği olduğunu için morallerin iyi olduğunu bildirdiği ve Sultan'ın kale önüne geldiği için hiç yenilgi imkânı olmadığını söylediğini yazarlar.
Yıldırım Beyazid adına yanaşır şekilde 3 gün süren yolu 24 saatten daha kısa sürede aşmıştı. 25 Eylül 1396 günü kendinden aşırı emin Haçlı birlikleri Osmanlı süvarilerinin amansız akını karşısında bozguna uğramış adeta bir baskın yemişlerdir.
Savaşın başlarında tepeden tırnağa zırhlı seçkin Hospitalier Şövalyeleri Osmanlıların öncü birliklerine kayıplar verdirmiş, onları kovalamak için ilerledikçe Türk askerlerinin daha önceden yerlere sapladıkları kazıkların olduğu bölgeye gelmişler ve atlarla ilerlemenin mümkün olmadığını görünce atlarından inmişlerdir. Ancak ağır zırhlı olduklarından dolayı çabucak yorulmuşlardır. Böylece Türk ordusunun savaş planı tam anlamıyla devreye girmiş, tepelerin ve ağaçlıkların olduğu yerde konuşlanan Türk ordusunun asıl gücü savaşa dahil olunca şövalyelerin Jean de Vienne gibi ünlü komutanları da dahil tamamına yakını imha edilmiştir.