Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü ile Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran ve ekibi, mağara girişindeki kazılarını büyük titizlikle sürdürüyor. 400 metre yükseklikteki mağaradan ince aletler ile kazılan toprak, incelenmesi ve ayrıştırılması için kovalarla kazıevi yakınındaki açık hava laboratuvarına indiriliyor.
Burada 3 aşamalı eleme sisteminden geçirilen toprakta bulunan kemik ve taş kalıntıları, incelenip, sınıflandırılıyor. Mağaranın E ve B gözü olarak adlandırılan boşluklarında ise kazılar sona erdi.
MEMELİ HAYVAN KALINTILARI
2017 yılında yapılan kazılarda özellikle E gözünde kemik yoğunluğuyla karşılaşan ekip, kemikleri incelediğinde büyük memelilere ait kaburga kemikleri, dişler ve iskelet kemikleri olduğunu tespit etti. İlk defa çok büyük bir hayvana ait kalça kemiği ile çene ve dişler bulan ekip, 350 bin yıllık olduğunu düşündükleri kemiklerin aslan (pantheraa spelea intermedia), fil (elephas antiquus) ve su aygırına (hippopotamus amphibius) ait olduğunu tespit etti.
SON GÜN EL BALTASI SÜRPRİZİ
Karain Mağarası kazı ekibi, E gözünün Orta Paleolitik dönem katmanlarında bu yıl sürdürülen çalışmaların son gününde, bir sürprizle karşılaştı. Kazılar sırasında yaklaşık boyutları bir insan eli kadar olan, iki tarafı keskin ve sivri uçlu, günümüzden 350 bin yıl önceye ait el baltası bulundu. Arkaik Neandertaller tarafından günlük işlerde ve avda kullanıldığı düşünülen el baltasını inceleyen Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Arkeoloji Bölümü ve Karain Mağarası Kazı Başkanı Prof. Dr. Harun Taşkıran, daha önce de benzer bir el baltası bulduklarını söyledi. Mağaranın çok zengin olduğunu ifade eden Prof. Dr. Taşkıran, en eski buluntuların olduğu E gözünde çalışmaları yoğunlaştırdıklarını kaydetti.