SABAH ve atv'nin tema sponsoru olduğu 37. İstanbul Film Festivali'nde sona yaklaşılıyor. Katılımcıları ödül heyecanı sararken söyleşiler de devam ediyor. "Ulusal Yarışma" filmlerinden Buğday, önceki akşam yönetmen Semih Kaplanoğlu'nun katılımıyla Atlas Sineması'nda gösterildi. Yakın ve belirsiz bir gelecekte iki adamı takip eden filmin çıkış noktasıyla ilgili yönetmen Semih Kaplanoğlu, "Ben bir bilim kurgu veya distopya yapmak istemiyordum ama bugünü böyle yaşarsak bizi nasıl bir gelecek bekliyor sorusunun resmini ortaya koymak istedim" dedi. Kaplanoğlu, filmi neden İngilizce çektiğine dair gelen soruya, "İlk başta bu senaryoyu Türkçe yazdım. Bir süre sonra bir şey fark etmeye başladım. Filmde bu kurduğumuz dünyayı yaratan bir medeniyet var aslında, bir dil var. 16. ve 17'nci yüzyıldan itibaren bizim hayatla olan ilişkimizi stabilize eden bir medeniyet. Kapitalizm, sömürgecilik, tüketim. Şu anda global anlamda da biz o dili her yerde kullanıyoruz, her yerde o dil geçerli ve ben bu filmi Türkçe veya başka bir dilde çekseydim, bu dünya o gerçeklik perspektifinden uzaklaşacaktı" yanıtını verdi. Semih Kaplanoğlu, filmin neden siyah-beyaz olduğuyla ilgili olarak ise şunları söyledi: "Bir yandan siyah beyaz pratik bir tercihti. Çünkü çekimlere ağustos ayında Amerika'da başladık. Sonra ekim ayında Türkiye'ye geçtik, ardından da Almanya'ya. Bu üç farklı coğrafyada iklim koşulları, renkler, ağaçların şekilleri, her şey değişiyor. Bütün bunları tek bir dünyanın içinde çok belli etmeden birleştirmek için renk tercihi siyah-beyaz oldu mecburen. İkinci olarak da film siyahtan başlayıp giderek açılıyor. Bu renklide çok yapılacak bir şey gibi durmuyordu. Bir de filmde kontrastlar var; iki karakter, iki dünya, iki şehir ve bu siyah-beyazlar o kontrastlara daha çok etki etti."