"Güvercin" Belin Film Festivali'nde çocuk ve gençlere yönelik filmlerin yer aldığı 'Generation 14plus' bölümünde gösterilecek. Adanalı genç kadın yönetmen Banu Sıvacı'nın ilk uzun metrajlı filmi olan 'Güvercin', festivalin 'en iyi ilk film' ödülü için de yarışacak. Başrolünde Kemal Burak Alper'in oynadığı film, hayatını güvercinlere adayan ve mutluluğu kuşlarında bulan bir genç olan Yusuf'un hikâyesini anlatıyor.
Çocukluk yılları Adana'da geçen yönetmen ilk filminde 'kendi sahasında' oynuyor:
"Ben Adana'da doğup büyüdüm. Eğitim hayatım için ayrıldığımdan beri Adana'da yaşamıyorum. Çocukluğum güzel hatıralarla dolu. Sinema yapmaya karar verdiğimden beri ilk hikâyemin kendi çocukluğumda, bizzat yaşadığım bu güzel detaylar üzerine olmasını hayal ettim.
GÜVERCİN'İN SERÜVENİ 2011'DE BAŞLADI!
Güvercin'i çekmeye 2011 yılında karar verdim. Suçun, kavganın ve üzüntünün günlük hayatın birer parçası olmasına rağmen benim neden o mahalleleri güzel hatırladığımın üzerine düşünmeye başladım. Bunun sebebi insanlarıydı. Paylaşımcı, duygusal ve iyi insanlardı. Belki sinema yaparken az da olsa doğru ve yanlışın mekana göre nasıl da göreceli olduğunu anlatabilirim.
ADANA'DAN BERLİN'E…
Sonuç olarak ilk sinema filmi deneyimimin hayatımın ilk yarısını geçirdiğim Adana'da çekmiş olmaktan zaten heyecan duyuyordum. 'Berlin haberi' bu heyecanımızı katladı. Türkiye'de bile çok bilinmeyen bu detayları Avrupa'nın ve dünyanın önemli festivallerinden birinde seyirciyle buluşturabilmek büyük mutluluk"
BU ÇOCUĞA DİKKAT: KEMAL BURAK ALPER
Filmin başrol oyuncusu Kemal Burak Alper ta en başından beri işin içinde aslında:
"İlk demoyu o sene Kemal Burak Alper'le çektik. O yıldan beri Kemal projenin içinde. Daha sonra benim İstanbul'da sinema setlerinde çalışma ve film için destek arama sürecim başladı. Zorlu yıllardı. Bu arayış Kültür Bakanlığı desteğini alana kadar devam etti. Bir yandan da senaryoyu bir dramaturgla çalışarak geliştirmeye devam ettik. Bakanlık katkısı ve Anagraf filmin yapım desteğiyle filmi tamamladık!"
ÖDÜL GELİRSE YENİ FİLME KAYNAK OLACAK
Festivalin başlamasına sayılı günler kaldı. Berlin heyecanı da yavaş yavaş bünyeleri sarmış durumda:
"Berlin Film Festivali'nde Generation bölümünde Kristal Ayı ödülüne aday olmamızın yanı sıra, festival genelinde en iyi ilk filme aday gösterilmek bizim için büyük bir heyecan. Ödülü alabilmeyi umuyoruz çünkü şu anda proje geliştirme aşamasında olan yeni filmimiz için önemli bir kaynak oluşturabileceğini düşünüyoruz."
Peki ya hayaldeki Güvercin'le eldeki güvercin, fark var mı aralarında?
"Bir yönetmenin tamamen 'hayal ettiğim filmi çektim' diyebilmesi çok ender rastlanacak bir durum. Bu konuda kesin konuşmak ne kadar samimi olur tartışma konusu. Ancak filmi çekerken bazı sahneler hayal ettiğinizden de iyi olabiliyor. Bir filmin ortaya çıkması onlarca olasılığın bir araya gelmesine bağlı. İçindeki her detay biricik ve kendi doğasını bazen kendi oluşturuyor. Detaylarda değişkenler olsa da bütünde hayal ettiğim filmi çektim diyebilirim. Her şeyden önce genç bir erkeğin sıradan olmayan tutkusunun ve diğer erkeklere benzemiyor oluşunun ona neler yaşattığını hissettirebildiğimi düşünüyorum."
KUŞLARI FİLMDE OYNAMAYA İKNA ETMEK…
Güvercinler bu filmin ana kadrosunda özellikle de Maverdi!
"Güvercin'i çekmeye karar verdiğimde en çok zorlanacağım konunun kuşları hikâyenin bir parçası haline getirebilmek olduğunu düşünmüştüm. Çünkü güvercinler 30 kişilik bir ekipten ve ekipmanlardan korkacak ve çoğunlukla onları kadrajda tutabilmek bile çok zor olacaktı. Bu yüzden kuşlarla çekilmiş bazı belgesellerin kamera arkası görüntülerini izledim. Kuşlarla çok önceden vakit geçirmeye başlamam gerekiyordu. Bizi ve ekipmanı benimsemeleri normal karşılamaya başlamaları zaman aldı. Oyuncum Kemal Burak Alper filmden birkaç ay önce Maverdi'yi annesinden ayrıldıktan hemen sonra beslemeye başladı. Maverdi o süreçte Kemal ile yakın ilişki kurdu. Bu yakınlık olmadan bir güvercinin filmdeki gibi omuzda durması ve insanlardan korkmaması mümkün değildi. Film boyunca özellikle kanatlı hayvanlar uzmanlık alanı olan veteriner hekimimiz yanımızdaydı. Maverdi'nin sahnelerinde onun ve diğer kuşların zarar görmemesi için özen gösterdik"
Herkes kendine dokunan hikâyeleri anlatmıyor mu? Banu Sıvacı'nınki de öyle olmuş!
"Filmi doğduğum mahallede çektim. Çocuk denecek yaştayken oradan ayrılmamıza rağmen detaylarıyla hatıralarımda olan yıllardı. Çatılarda güvercin besleyen insanları o zaman tanımıştım. Çoğunlukla bütün günlerini kuşlarla geçirirlerdi.. Beklentilerin, hayallerin ekonomik engellere yenik düştüğü mahallelerde bu tip tutkular daha yaygın. Yusuf bu hatıralarımın içinde oluştu. Elbette filmi çekmeye karar verdikten sonra da birçok güvercin besleyen insanla tanışıp hikâyelerini dinledim. Filmde geçen birçok olay gerçekte dinlediğim bu hikâyelerden izler taşıyor. Filmde çoğunlukla Yusuf'un kendini toplumdan uzak tutma çabasına şahit oluyoruz. Yusuf kendi sığınağını oluşturan bir gençtir. Onun için yeryüzündeki hiçbir olay yeterince önemli değil. Çünkü yeryüzü ona acı veriyor. İnsan olarak doğduğu hayata, erkek olarak devam etme sürecine girmek onu zorluyor…"
FİLMİN KONUSU
Yusuf Adana'nın kenar mahallesinde abisi ve ablasıyla birlikte yasayan bir gençtir. Yaşadıkları evin çatısında, ölen babasından kalan güvercinlerini tutkuyla besler ve eğitir. Maverdi adlı dişi güverciniyle özel bir bağ kurmuştur. Abisi Yusuf'a çalışması ve para kazanması konusunda baskı yapar. Kuşlarından daha farklı bir dünyayı tanımayan Yusuf, çalışma hayatı ve mahallesinin gerçekleriyle yüzleşir. Filmde Kemal Burak Alper (Yusuf), Ruhi Sarı (Halil), Demet Genç (Rümeysa), Evren Erler (Seymen), Mazlum Taşkıran (İrfan) ve Michal Elia Kamal (Gülfem) rol alıyor.
Milliyet