Hazin, Hüzün ve Hazan mevsiminde bir Meftun aşık… Sevgi ile başlayan, aşk ateşi ile yanan ve psikolojik şiddet içeren yer yer mutlu, yer yer hüzünlü bir aşk hikayesi… Aşk, delicesine bir duygu. Sevene her türlü çılgınlığı yaptırırcasına güçlü, yakarcasına kızgın. Tutkunun zirvesine uçururcasına fırtınalı. Bittiğinde ise öldürürcesine acı... Hz. Yusuf ile Züleyha, Afrodit ile Anahis, Leyla ile Mecnun, Kerem ile Aslı, Ferhat ile Şirin ve daha niceleri.
"Sevdası büyük olanın imtihanı da büyük olurmuş sözünden çıktım yola ve bastım kırmızı daktilomun tuşlarına" diyor yazarımız Mehmet ER. Tarihin her döneminde efsane olmuş divane aşıkları duyduk, dinledik ve okuduk. Kitabımızın kahramanı da günümüzün kültürel ve sosyoekonomik düzeni içinde var olmaya, ayakta kalmaya çalışan, sevdiği kadından gördüğü tüm psikolojik şiddete rağmen O'nsuz bir gözüm kör, bir ayağım sakat, bir kolum çolak ve sol yanım öksüz kalır diyen bir " Meftun" aşık Cihangir.
Bu zamana kadar kadınların evlilik hayatında şiddete maruz kalmalarının hikayelerini çok dinlemiş, duymuş, okumuşsunuzdur. Fakat kadınların eşlerine uyguladıkları "psikolojik şiddet" henüz edebiyat dünyamızda bütün ayrıntılarıyla ele alınmış bir konu değil.
Mehmet ER, ilk romanı Meftun'da işte bu bakir alana giriyor ve şiddetin bazen en beklenmedik yerden gelebileceğini edebi bir dille anlatıyor. Son derece etkileyici bir üslup ve başarılı bir kurgu içinde konuyu ele alıyor.