Kültür ve Turizm Bakanı Mahir Ünal, Japonya ile Türkiye'nin ilk ortak sinema çalışması olan "Ertuğrul 1890"a ilişkin, "Film aslında şunu anlatıyor, insanlığın içindeki iyiliği muhafaza etmemiz gerekir. İnsan, her yerde insandır. İnsanın içindeki iyilik duygusu, her yerde iyilik duygusudur. Bunu muhafaza etmeye ve iki ülke arasındaki kadim dostluğa vurgu yapıyor. Çok da güzel, keyifli bir hikayesi var" dedi.
Türkiye'de yarın gösterime girecek film hakkında değerlendirmelerde bulunan Ünal, filmin Japonya'nın Kushimoto bölgesinde Osmanlı zabıtlarının bulunmasıyla başlayan çok güzel bir hikayesinin olduğunu söyledi.
Yönetmenliğini Japon Mitsutoshi Tanaka'nın yaptığı filmde acı bir hikayenin anlatıldığını ifade eden Ünal, filmin hikayesi hakkında şunları söyledi:
"Birilerinin 'hasta adam' damgasını vurma, bugün olduğu gibi itibarsızlaştırma çalışmalarının başladığı bir dönemde Osmanlı Devleti, kendi itibarı ve gücünü göstermek için Ertuğrul fırkateynini Japonya'ya gönderir. Filmde işlenmeyen bölümler vardır. O gemi Halifenin gemisidir. Her uğradığı limanda Müslümanlar limanlara koşarlar çünkü Halifelerinin gemisi gelmiştir. Bu şekilde Japonya'ya kadar ulaşır. Orada temaslar yapılır, sonra bir kolera salgını dolayısıyla dönüş ertelenir ama daha sonra fırtınalı bir günde gemi yola çıkar. Kushimato Adası açıklarında gemi batar. 618 mürettebatı vardır ve sadece 69 kişi kurtulur. Ada halkı, çok büyük yardımlar yapar. Yaklaşık 150 kişi bulunur, diğerleri bulunmaz. 150 kişinin defin işlemi yapılır, sonrasında Türkiye'ye dönerler. Filmin ikinci yarısı da 1985 Tahran. Saddam'ın hava sahasını kapatacağını ilan etmesiyle bütün ülkeler vatandaşlarını tahliye etmeye başlar ama Japonlar maalesef uçak gönderemezler, bunun üzerine dönemin Başbakanı Turgut Özal talimat verir ve Tahran'a bir tahliye uçağı gönderilir. Tahran'daki Japon vatandaşları son 15 dakikada tahliye edilir."
Filmin yarın gösterime gireceğine işaret eden Ünal, "Film aslında şunu anlatıyor, insanlığın içindeki iyiliği muhafaza etmemiz gerekir. İnsan, her yerde insandır. İnsanın içindeki iyilik duygusu, her yerde iyilik duygusudur. Bunu muhafaza etmeye ve iki ülke arasındaki kadim dostluğa vurgu yapıyor. Çok da güzel ve keyifli bir hikayesi var" dedi.