Demir Ökçe romanı, ABD'li yazar Jack London tarafından yeni bir distopya olarak ilk kez 1908'de yayınlandı. Birleşik Devletler'de oligarşik tiranlığın kronik yükselişinin anlatıldığı, genellikle "
Modern negatif ütopyalardan en erken", olanı olarak düşünülür.
Jack London'ın sosyalist görüşlerinin en açık biçimde sergilendiği bir romandır. Roman özellikle Faşist yapılanmanın dünyayı nasıl vahşete sürükleyeceğini ve bunun karşısındaki devrimci duruşun nasıl olması gerektiğini kurgu içerisinde muhteşem bir şekilde anlatır.
Günümüzde Jack London, daha çok Vahşetin Çağrısı, Beyaz Dış, Deniz Kurdu romanları ve macera öyküleriyle hatırlanır. Ancak
London'ın, bir maceracı olmanın yanı sıra, sosyal ve politik olaylarla da yakından ilgilendiği bilinmektedir. Demir Okçe, didaktik bir roman. 20. yüzyılın başında, sosyalizmin kavram ve görüşlerini Platon diyalogları tekniğini hatırlatan bir yoldan "
öğretiyor". Öte yandan metin, yazılısından yaklaşık 20-30 yıl sonra Avrupa'da ete-kemiğe bürünen faşizmin de "
ayak seslerini" duyuruyor okura. Sosyalist Ernest Everhard'ın eşi Avis, olayları, geçmişe bakan bir tanık gözüyle anlatıyor; onun varlığı, aynca romanın duygusal boyutunu da tamamlıyor. Metne '
sözde' 2700'lu yıllarda "
eklenmiş" dipnotlar, romanı bilimkurgu türüne de yaklaştırıyor. Demir Ökçe: Bir dönemin tanıklığı.
Kitabın özellikle II. Dünya Savaşı sırasındaki Irkçı ve Faşist hareketlerden önce yazılmış olması yazarın geleceği nasıl da tahmin ettiğinin bir kanıtıdır. Kitapda ayrıca bugün ezen ülkelerde görülen işçi sınıfının Oligarşik düzenin içerisinde afyon sayılabilecek sınıfsal haklarla nasıl susturulabileceğini de bulunduğu tarihten görebilmiştir. Kitap Jack London'un dediği gibi Uçurum İnsanları'ndan Tröstleşmiş büyük Burjuva'ya kadar ezen-ezilen ilşkilerini ele alıyor. Jack London ezilen sınıflara yani onun tanımıyla Uçurum İnsanlarına, Köylü Sınıfına, İşçi Sınıfına, Küçük Burjuvaziye; Tröstleşmiş Emperyalist Burjuvazi'ye karşı birlikte mücadele çağrısı yapıyor. Politik-Kurgu sayılabilecek bu roman yazarın isabetli tahminleriyle bir kurgudan öteye geçip doğrulanmış bir kehanet olmayı hak ediyor.