Elif MİNE
Günümüzde sosyal medyada sıkça rastladığımız, Bienalleri ve Bienal'de eserleri yer alan sanatçıları acımasızca küçümseyen yazılar gözüme çarpıyor, düşünüyorum.
Hayat geçmişte, bugünde ve muhtemelen gelecekte de hiç kolay olmayacak. Zor bir hayat yaşıyoruz. Bunalıyoruz. Hayata ilişkin anlamlarımız konusunda adını koyamadığımız ciddi sorunlar yaşıyoruz ve kendimizi başka bir takım noktalara yansıtarak, ifade etmenin bir çözümünü aramaya gayret ediyoruz.
Peki bulabilir miyiz bir çözüm?
Kolay değil.
Bizim anlayamadığımız, bizim dışımızda olan biten üzerimize adeta çullanıyor ve biz, bir müddet sonra tüm bu anlaşılmazlıkların içerisinde, kendimizle ve başkalarıyla kurduğumuz dil düzeyinde bir "HİÇLİK" yaratıyoruz.
Bu durumu en çok tiyatro, sinema, resim, heykel ve tabii ki müzikte, yani sanatta görüyoruz aslında.
Son dönem yapılmış işlere baktığımız vakit, insanın yaşadığı dünyada yarattığı anlam alanındaki karmaşası üzerine kurulmuş bir takım oyunlar fark ediyoruz. Nitekim resimden örnek vermek gerekirse Picasso ve Chagall işte tam da bunu dert edinmiş birer sanatçı değil miydi?..
Yani bize toplumlar tarafından önceden sunulmuş olanı, biz daha doğmadan bizim için örülmüş duvarları, bize "DOĞRU", "GÜZEL", "İYİ", "KÖTÜ" vs... diye gösterileni ve dolayısıyla genel geçer ahlak bazında bizim kabul etmemizi ön gördükleri gerçeği parçalayarak, onu kendi yapısı içerisinde unufak ederek, görünmeyeni görünür kılmaya yönelik bir sanat ortaya koyuyorlar.
Aynısını soyut tiyatroda Sartre, Beckett gibi usta yazarların oyunlarında'da görüyoruz.
Aynısını klasik müzikte Schnitke de yapıyor mesela.
İnsanın başkalarına ve en başta kendine kendini anlatabilmesinin en iyi yoludur sanat.
Dolayısıyla insan var olduğu sürece "ARAYIŞ" hep devam ediyor, edecektir. Bir devinim vardır..
İşte bunun için Bienaller önemlidir. Bu bitmek tükenmek bilmeyen devinimin taçlanmasıdır Bienal. Bienale katılan sanatçılar "DAHA AZ SANATÇI" değillerdir yani. Onlar sadece en yalın halleriyle "SANATÇI"dır.
Bazen bizi bir sinemanın koltuğuna mıhlayıverir sanatçı. Film biter ama kalkacak gücü bulamazsınız kendinizde. Hem de izlediğiniz sessiz bir film olmasına rağmen.. Sinemanın aslında görsel bir sanat oluşunu hatırlatır bize o "en Hollywoood" filmlerin içinde.
SÖZÜN BİTTİĞİ NOKTA: MOEBİUS
Kim Kİ DUK ve Moebius'u sessiz ve etkileyici... Tam da bahsettiğim etkiyi yaratan bir film.
Günümüzde yitip gitmiş "AŞK" kavramı'nın ardında hayvansal boyutlarda yaşanılan cinselliğe gönderme yapıyor. Sorguluyor ve sorgulatıyor. Bunu da öyle hoyratça ve kaba yapıyor ki, izleyiciyi afakanlar basıyor. Moebius izlenmesi zor ama sanat filmi sevenlerin mutlaka izlemesi gereken bir film.
Beyoğlu sinemasında 12.15 -14.30 -16.45- 19.00 -21.15 seanslarında izleyebilirsiniz.
İşte bu hafta sizin için seçtiğim kültür sanat etkinlikleri:
KLASİK MÜZİK ROTASI
İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası
25 Ekim 2013 Cuma
Saat: 20.00
Yer: İkitelli Kültür Merkezi
Şef: Sungjın Kim
Not: Konserde Koreli solistler Koreli bestecilerin eserlerini yorumlayacaklar.
İstanbul Devlet Opera ve Balesi
Yer: Kadıköy Süreyya Operası
19 Ekim Saat: 16:00
Oyun: Opera Müdürü (OPERA)
22 ve 24 Ekim Saat: 20:00
Oyun: Genç Werther'in Anıları (BALE)
Cemal Reşit Rey Konser Salonu
Yüzyılımızın en sevilen Britten yorumcularından Amerikalı tenor Nicholas Phan, Türkiye'deki ilk konserini CRR Konser Salonu'nda verecek. Lied (şarkı) alanında çok önemli eserlere imza atmış iki evrensel besteciden, Schubert ve Britten'dan seçkin bir repertuvarla dinleyici karşısına çıkacak sanatçıyla buluşmak için kaçırılmaz bir fırsat.
23 Ekim 2013 Çarşamba
Nicholas Phan & Myra Huang Şan piyano resitali
Saat: 20.00
Fado Severlerin dikkatine!
24 Ekim 2013 Perşembe Christina Branco saat 20.00
Eleştirmenlerce tıpkı Amalia Rodrigues'in bir şarkısının sözlerinde olduğu gibi "Fado'yu yaşıyor ve fado ile nefes alıyor" diye tanımlanan Fado'nun Prensesi Cristina Branco Portekiz geleneksel müziğini hem kendi ülkesinin hem dünyaca ünlü şairlerin sözleriyle buluşturarak fadoya yeni bir kapı açıyor. Ünlü Hollandalı şair Slauerhoff'un ve Shakespeare'in birçok şiirini fado ile biraraya getiren Branco, fado'dan her zaman beklenen acı, hasret ve çaresizlik şarkıları yerine hayattan keyif alan şarkılara imza atıyor.
Şairlerin sesi Cristina Branco, Alegria albümünde 12 ayrı karaktere girerek kendini toplumda olup bitenlere adapte ediyor. Sanatçı müzikal bir yolculuk yaptığı 'Alegria' albümünün Avrupa turnesi kapsamında 24 Ekim'de Cemal Reşit Rey'de.
JAZZ MÜZİK ROTASI
Nardis Jazz Club
19 Ekim 2013 Cumartesi Selen Beytekin Project
Saat: 22.30 -01.30
21 Ekim 2013 Pazartesi
Başak Yavuz Grup
21.30 -00.30
22 Ekim 2013 Salı
Cyrill Bernhard Trio
Saat: 21.30 -00.30
23 Ekim 2013 Çarşamba
Budapest Bar
Saat: 21.30- 00.30
24 Ekim 2013 Perşembe
Cindy Blackman Santana
Saat: 21.30-00.30
25 Ekim 2013 Cuma
Cindy Blackman Santana
Saat: 22.30 -01.30
Not: Davulcu Cindy Blackman Santana "Another Lifetime" turnesi kapsamında ülkemize gelecek. Sizi yerinizde duramayacağınız bir konser bekliyor.
İZMİR ROTASI
İzmir Devlet Senfoni Orkestrası Konseri
25 Ekim 2013 20:30
Yer: Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi
"Birleşmiş Milletler'in Kuruluşunun 68.Yılına İthafen"
Şef: Naci ÖZGÜÇ
Solistler: Tülay UYAR Soprano
Anna CHUBUCHENCO Mezzo-Soprano
Erdem ERDOĞAN Tenor
Hasan BERK Bas
Koro Şefi: Cemi i Can Deliorman
Koro: T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Devlet Çoksesli Korosu
Program:
L.v.BEETHOVEN Senfoni No.9 Op.125