PKK kaçağı bir Kürt kızının çıkışsız yolculuğunu anlatan Jîn'in gösterimine Reha Erdem ve film ekibi de katıldı. Erdem filmi için "Şu an yaşanan gerçekliğe çok yakın. Onun için de belki bu en zorlandığımız film bu oldu" dedi.
Maximum Kart'ın partnerliğiyle 14 Şubat'ta başlayan 12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali'nin merakla beklenen filmlerinden Jîn, Türkiye'deki ilk gösterimini dün gece Cinemaximum Fitaş Sineması'nda yaptı.
Tuncel Kurtiz, Binnur Kaya, Onur Ünsal, Rıza Kocaoğlu, Hazal Kaya, Süleyman Turan, Beril Kayar gibi sinema ve televizyon dünyasından çok sayıda ismin katıldığı gecede, sinemaseverlerin ilgisi de yoğun oldu.
Jîn gerçekçi bir film değil
Gösterimin ardından Reha Erdem seyircilerin sorularını yanıtladı.
Filmin neden Güneydoğu'da değil de Edremit ve Mersin'de çekildiği sorusuna şu yanıtı verdi: "Çekmek isteyeceğimiz yerlerde çekmeyi bırakın, oraya girme imkânı bile yok. Sonuçta bu, gerçekçi bir film değil. Gerçekten söz ediyor ama gerçekçi değil. O yüzden başka bir yerde de olabilirdi."
Filmdeki erkek karakterlerin hemen hemen hepsinin olumsuz çizilmesinin nedeni sorulduğunda da "Hayat benim baktığım yerden öyle görünüyor. Bu figür, Kürt olmaktan önce kadın. Oradan başlıyor. Oralarla mücadeleden zaten; bizim beklediğimiz yere o yüzden gelemiyor" açıklamasını yaptı.
Hikâye için nerden etkilendiğini de şu sözlerle anlattı: "Bir sürü benzer yaşanmışlıklar olduğunu hepimizi biliyoruz. Var. Belli fragmanlar, belli parçalar, belli çağrışımlar, belli kaynakları var ama bütünü uydurma."
"Bu filmde iyi ya da kötü de kahramanlar da yok"
Filmde iyi ya da kötünün olmadığını söyleyen Erdem, "Kahraman da yok. Zaman zaman kötülükler olabiliyor. Benim de dileğim bu, filmle ilgili. Ama cevap da yok. Cevap peşinde de olmamalıyız diye düşünüyorum. Daha çok soru daha iyi yerlere getirir" dedi.
Geçen hafta Berlin Film Festivali'nde seyirci önüne çıkan filmin orada nasıl karşılandığı sorusuna ise, "Ben de merak ediyordum. Sonuçta herkesin ciddi kapıları var filmlere. Fakat bir takım Asyalı, tam olarak bilemediğim bir takım sinemaseverler büyük bir ilgi gösterdiler filme ve kendi meseleleriyle benzerlik gösterdiğini söylediler. Korelilerdi sanırım. Ben de biraz şaşırdım. Hatta soru sorarken 'Kız niye imparatorun askerini öldürmüyor' üstünden konuştular ama anladığım kadarıyla durumlar dünyada çok fark etmiyor. Biz doğru soruları sorunca, cevap veren olmayınca sorular yürüyüp gidiyor sonuçta" yanıtını verdi.
"Bir kere daha anladık ki gerçeklik çok ayıp bir şey"
Bir seyircinin "Neden şimdi bugün, bu konu ve bu film?" sorusuna ise şu açıklamayı yaptı: "Şu an yaşanan gerçekliğe çok yakın. Onun için de belki bu en zorlandığımız film bu oldu. Çünkü uydurma bir şey yapıyorsunuz ve aynısı, daha gerçeği aynı vahşetle sürüyor. Bunu yaparken bir daha anladık ki gerçeklik çok perver, çok ayıp bir şey. Bu kadar büyük bir trajediyi -halen de yaşandığı için söylüyorum- başka bir forma getirerek, bir masal formunda anlatmaya çalıştık. Nereye yatırıyorsunuz, o zaman seyredilebilir, görülebilir olur. Öbür türlü çok fazla acıdan gösteri yapmak gibi geliyor ki, buna da çok alışmış durumdayız. Televizyon buna çok alıştırdı bizi. Gerçeklikten daha çok gerçeklik istiyoruz, daha çok kan istiyoruz ama sinemanın işi bu değil."
Söyleşi sırasında söz alan oyuncu Tuncel Kurtiz de "Hem sinemamızı hem kendi sinemanı birkaç adım öteye götürdün. Sineman olarak çok iyi bir sinemaydı. Kendini geçtin. Dünya sinemasına da çok iyi bir örnek verdin" diyerek Reha Erdem'i kutladı.
İkinci gösterimi 20 Şubat'ta
Jîn'in, 12. !f İstanbul Uluslararası Bağımsız Filmler Festivali kapsamında 20 Şubat Çarşamba günü saat 22:00'de Cinemaximum Budak Sineması'nda ikinci bir gösterimi daha olacak.