Sümela'nın Şifresi ile beyazperdede Karadeniz fırtınası estiren ekip bu kez Moskova'nın Şifresi ile izleyicinin karşısına çıktı.
Yönetmenliğini Adem Kılıç'ın üstlendiği ''Sümela'nın Şifresi Temel'' filminin devamı niteliğindeki ''Moskova'nın Şifresi Temel''i, Sümela'nın Şifresi'ni de kaleme alan Yılmaz Okumuş'la konuştuk.
Hem filmin hem gelecek projenin şifrelerini çözmeye çalıştık.
İlk filme ilgi oldukça fazlaydı bu ikinci filmin üretimi esnasında size nasıl yansıdı?
İlk filmin 2 milyona yakın bir seyirci tarafından izlenmesi ikinci film için hem cesaret verdi hem de sorumluluğumuzu artırdı. Bu kadar yoğun ilgi sadece Trabzonlu, Rizeli, Karadenizli hemşerilerimizin seyretmesiyle açıklanamazdı. Belli ki Türkiye'nin izlediği bir film yapmıştık. Bu duyguyla ikinci filmde hem yerelliğimizi koruduk, hem de Karadenizli olmayan seyircinin de hemen algılayacağı bir dil tutturduk. Nasıl olsa başarılı olduk demedik, müziklerimizi televizyonlardan, sinemadan tanıdığımız Kemal Sahir Gürel'e, montajımızı da usta sinemacı Ahmet Can Çakırca'ya teslim ettik. Prodüksiyon değeri daha yüksek olan, daha bütünlüklü bir iş çıkardık.
Meseleyi Moskova'ya taşıma fikri nasıl ortaya çıktı?
İkinci filmin konusunun Moskova olacağı ilk filmin finaliyle belirlenmişti zaten. İkinci film yapısı itibariyle bir devam filmi; Sümela Manastırı'nda define bulduğunu zanneden Temel, aslında bir değiş tokuş sırasında Rus mafyasının altınlarına el koymuştu. Benim bildiğim mafya da adama altınları yedirmez. Bunun hesabını sormak için en belalı adamı Abromoviç'i, Temel'i öldürmesi için Trabzon'a yollar. Ama bizim Temel biraz Keloğlan, biraz Pembe Panter gibidir. Saflığıyla ve şansıyla her türlü suikasttan kurtulur ve bunun hesabını sormak için Abromoviç'in arkasından Moskova'ya gider.
Temel mi Moskova'ya uyum sağlayacak, Moskova mı Temel'e?
Moskova Temel'e uyum sağladı bence; çünkü Moskova sekansı biterken bizim Temel ve Turgay, Ruslar'a, "Bize her yer Trabzon!.." diye bağırtıp cep telefonuna kaydediyordu.
Gişe anlamında bir hedefiniz var mı?
Filmimize güveniyoruz. İlk filmin gişesinin üzerine koyarak yola devam edeceğine inanıyorum. Bu filmin senaristi olmasaydım yine de bilet alıp seyrederdim.
Üçüncü film 'Barcelona'nın Şifresi' olacak sanırım... O mesele de epey eğlenceli herhalde...
İkinci film birincinin devamıydı ama Barcelona'nın Şifresi Temel bağımsız bir film. Temel ve arkadaşları, Trabzonspor'un yenildiği bir maç sonrasında Barcelona'lı Xavi'nin Trabzonspor'da olması halinde orta sahanın çok iyi işleyeceğini düşünürler ve birbirlerini gaza getirip Xavi'yi kaçırmaya karar verirler. İki Trabzonlu Barcelona'da, Nou Camp ve La Masia civarında Xavi avındadır. Bence filmin tek satırlık hikayesi bile bizi nelerin beklediğini anlatıyor.