Şu son birkaç günü, Ahmet Ümit'in çıkmasını heyecanla beklediğimiz son romanı
Sultanı Öldürmek'in (Everest Yayınları) yarattığı hareketle geçirdik. Ümit'in her yeni romanıyla artan başarısı kuşkusuz edebi yaratıcılığıyla, tarih bilgisini müthiş bir beceriyle harmanlamasında yatıyor. Söz, tarihi edebi bir yaratıcılıkla ele almanın becerilerinden açılmışken hazır; müthiş hayal gücü ve yaratıcılığıyla atlanmaması gereken bir yazardan ve onun tarihi romanından bahsetmek istiyorum. Mehmet Anıl ve onun Can Yayınları'ndan çıkan son romanı olan
Edep Ya Hu... 17. yüzyılın başında geçen ve asıl olarak
Genç Osman'ın katline giden yolun hikayesini anlatan
Edep Ya Hu; tarihimizin gizemli, şaşırtıcı, rengârenk sayfalarından yola çıkılarak kurgulanmış, zengin bir hayal gücüyle yazılmış, üstelik çok da cüretkar dilli bir roman. Bu hınzır hikayenin, hınzır kahramanı ise, Yeniçeri Ocağı'nın ünlü 65. Ortasına mensup bir acemi oğlan: Kız Ferhad. Bosna'da kendi halinde bir ailenin çocuğu iken alınıp İstanbul'a getirilen, önce bir paşanın, sonra bir Yeniçeri ağasının kapatması olan, Atmeydanındaki gizli bir zevk ve fuhuş yuvasında, buranın müdavimi askerlere ikram edilen, duygulu, zeki, esprili Kız Ferhad... Kız Ferhad, edebiyatımızda pek de rastlanmayan bir karakter. Mehmet Anıl, dikkatle kurgulanmış romanı için tarihsel bir fon belirlemiş. Kız Ferhad'ın ve ağasının başından geçenleri okurken, Osmanlıda baş gösteren Yeniçeri ayaklanmalarını, İstanbul'un zaman zaman nasıl kaynayan bir kazana dönüştüğünü ve boğularak katledilen Hünkâr (Genç) Osman Han'ın öyküsünü de yaşıyoruz. Osmanlı tarihini okumak hiç bu denli sıra dışı olmamıştır herhalde! "Yok, ben tarihi edebiyat aracılığıyla değil, olduğu gibi okumak istiyorum," diyorsanız eğer, o zaman da size İlber Ortaylı'nın Timaş Yayınları'ndan son çıkan;
Yakın Tarihin Gerçekleri- Osmanlı'nın Çöküşünden Küllerinden Doğan Cumhuriyet'e adlı incelemesine bir bakın derim. Ortaylı, Osmanlı'nın çöküş yıllarından Cumhuriyet'e ve hatta bugüne dek uzanan incelemesinde, yalnızca sözü geçen bu dönemi anlatmakla kalmıyor, tarihimizi; geniş bir zaman dilimine, uzak yakın komşulara, bu toprakların en uzak geçmişine dek uzanarak, diğer milletlerde yaşananları da atlamayarak, bütüncül bir yaklaşımla ele alıyor.