Şimdiki çocuklar dijital bir ortamda sanal eğlencelerin esiri. Biz hayata dokunabilen, çelik çomağı, çivi saplamayı, misketi, topaçı bilen, akşam ezanına kadar bıkmadan, yorulmadan kukalı saklambaç oynayabilen son nesildik sanırım. Şimdiki çocukların hepsi hücre hapsine mahkum. Varsa yoksa bilgisayar oyunları, internet, facebook, twitter v.s... Lunaparkta penaltı atmanın, dönme dolaptan yeryüzüne bakmanın verdiği heyecanı, oyun konsollarında arıyor ve bulabileceklerini sanıyorlar. Adı üzerinde "sanal" dünya işte... Sanmakla yetiniyorlar. Sanıyorum şimdilerde en önemli sorunları, bayramda oturdukları yerden bir "tık'la" büyüklerinin ellerini öpememeleri...
Fida film "Hababam Sınıfı"nı TNT için diziye dönüştürecekmiş! Senaryosunu Gani Müjde'nin yazdığı dizide Nihat Doğan, Nirvana Nihat olarak 'felsefeci', Yılmaz Morgül de 'bedenci' olacakmış!
Nefis bir proje. Yıldız Tilbe'den de çok iyi "tarihçi" olur bence.
Futbolumuz, daha doğrusu en büyük eğlencemiz bir kaosa kurban gitti. Ben kişisel önlem olarak kendimi İspanya'da yaşadığıma inandırmaya ve kendime bir Mesut Özil forması alıp Real Madrid'i tutmaya karar verdim! Sizin kişisel olarak, uygulamayı düşündüğünüz bir Süper Lig'den korunma formülü var mı?
Herkes, tuttuğu takımın renklerine göre kendine bir Avrupa takımı seçebilir mesela. Beşiktaşlılar Juventus, Trabzonlular Barcelona, Galatasaraylılar Roma, Fenerbahçeliler Parma taraftarı olabilir. Ayrıca emniyet mensuplarının Spor Toto ve bahis oynamaları yasaklanmalı. Baksanıza, geçen sezonun son beş maçının sonuçlarını önceden biliyorlarmış!.. Ayrıca Türk Futbolu'nun -kalmışsa- marka değerinin korunması açısından Barcelona maçlarının ülkemizde yayını da yasaklanmalı. İnsanlar "Barça'nın oynadığına da futbol deniyorsa, bize yıllardır neyi seyrettiriyorlar?" diye bunalıma giriyorlar.