Geçen yıl başlayan İstanbulcool etkinliklerinde bu yıl ben de bir görev aldım. Dün festivale destek olan VAKKO'nun Nakkaştepe'deki ilginç mekanında yapılan etkinliklerin birine, Kirsten Dunst, Marco Müller ve Nurgül Yeşilçay'la birlikte katılıp paneli yönettim. İlginin elbette Kirsten Dunst üzerine yoğunlaştığını söylememe gerek yok. Kariyerinde
Örümcek Adam serisinden
Vampir'le Konuşma'ya, iki Sofia Coppola filmine (
Masumiyetin İntiharı ve
Marie Antoinette) birçok ilginç film bulunan sanatçıya, büyük ve pahalı filmlerle küçük, sanatsal filmler arasında gidip gelebilmesinin sırrını sordum. O da kararını önüne gelen projelere göre verdiğini, iki tür filmde de çalışmanın ayrı keyifleri olduğunu, küçük ve bağımsız filmleri çok sevdiğini, ama iş yapan filmlerinin ayrıca küçük filmler için de imkan yarattığını belirtti. Dunst, daha 12 yaşındayken,
Vampirle Konuşma filminde perdedeki ilk öpücüğünü almış. Hem de bir vampirin, Brad Pitt'in kanlı dudaklarından!... "Brad benim için bir büyük ağabeydi. Hiç istemiyordum, ama çekmemiz şarttı. Beklemediğim kadar ateşli oldu üstelik!.. Ama hep arkadaş kaldık." İstanbul'daki akşamlarından birinde bir kulüpte dansöze eşlik etmek için kalktığını, o anda flaşların patlamasıyla şaşırdığını anlatıyor. Şaka yapıyorum: "Eee, bizde de paparazziler var!" Dunst, İstanbul'a tutulmuş. Ve ilk fırsatta gelmeyi vaad ediyor. Belki yanında 'ablam' dediği Sofia Coppola olmak üzere.