Almanya'daki Türklerin çektiği bir film, 61. Uluslararası Berlin Film Festivali'nde şimdiye dek en ilgi gören film olmayı başardı. Resmi bölümde, ama yarışma dışı olarak gösterilen
Almanya'ya Hoş Geldiniz-Almanya/ Almanya - Willkommen in Deutschland filmi bu yüzden ödül listesinde yer almayacak. Ama uluslararası bir kariyer yapıp dünyanın her yerinde gösterileceğine şüphe yok. Film, 60'lı yıllarda Almanya'ya gelen ilk Türk işçilerden olan ve ülkeye ayak basan 1 milyonuncu işçi olma fırsatını kibarlığı yüzünden kaçırıp 1 milyon birinci olan (!) Hüseyin Yılmaz'ın hikâyesi. Artık 70'lerine gelen Hüseyin, büyük ailesine, eski köyünde bir ev aldığını ve artık vatanına dönmek istediğini söyleyerek sürpriz yapıyor. Çocuklar ve torunların farklı istekleri, hayalleri ve projeleri vardır. Özellikle de İngiliz erkek arkadaşından hamile olduğunu öğrenen büyük torun Canan'ın... Seyahat yine de yapılacaktır. Ama aileyi sürprizler beklemektedir.
GERÇEK BİR HİKÂYE
Almanya'ya Türk göçünün 50. yılına denk gelen film, iki kız kardeşin, Yasemin ve Nesrin Samdereli'nin elinden çıkma. Ve ailelerinin gerçek hikâyesinden esinlenmiş. Birlikte yazdıkları senaryoyu Yasemin yönetmiş. Ve tümüyle Almanya'da özellikle TV'de ün yapmış Türk oyuncular rol almış: Yaşlı ana-babada Vedat Erincin ve Lilay Huser, gençlerde Fahri Yardım, Aylin Tezel, Demet Gül gibi. Hepsi Almanya'daki Türk, hatta Alman seyircinin tanıdığı, bizimse bu filmle keşfetmekten büyük zevk alacağımız değerli oyuncular... Film, göçle ilişkili bilinen ve çok anlatılmış tüm temalara, bu kez mizah yoluyla ve son derece zekice yaklaşıyor. İlk yarısında insanı içten kahkahalarla güldüren filmin finali ise çok duygusal. Basın gösteriminde uzun uzun alkışlanan filmin basın toplantısı çok renkli geçti. Dünyanın her yanından gelen gazeteciler sözlerine filme iltifatlar yağdırarak başladı. Hatta Chaplin'le kıyaslayanlar bile oldu. Yasemin Samdereli, soruna hep olumsuz olarak yaklaşıldığını, oysa Almanya göçünün sadece dram ve ezilmişlik getiren bir olay değil, milyonlarca Türk'e iş, ekmek ve yeni bir vatan getiren bir olay olduğunu, uç durumları değil sıradan insanların yaşadıklarını göstermek istediklerini belirtti. Kızkardeşler özellikle 'kadın filmi' yapmak istemediklerini söylerken, Nesrin Samdereli'nin "Ben zaten erkek gibi kadınımdır" demesi herkesi güldürdü.
MERKEL'E İNCEDEN ELEŞTİRİ
Oyuncular Vedat Erincin ve Lilay Huser de, uzun zaman döviz makinası gözüyle bakılan 'Alamancılar'ın iki kültür arasında kaldıklarınına işaret ederek, iki ülkenin de kendilerine sahip çıkmadığını söyledi. Yönetmen Yasemin Samdereli ise filmin Almanya Başbakanı Angela Merkel'in 'çok kültürlülüğün' başarılı olamadığı dair açıklamalarına yönelik incelikli bir eleştiri olduğunu belirtti. Filmin yapımcısı Andreas Richter senaryoyu gördükleri anda bayıldıklarını anlatırken, ayrıca filmin Almanlara gerçek Türk değerlerini tanıtarak büyük ilgi göreceğini, Türkiye'ye şimdiden satıldığını ve daha çok Türkçe konuşulan özel bir kopya hazırladıklarını belirtti. Benim kişisel görüşüme göre, film birkaç yıl önce ABD'de Yunan kökenli bir grup sanatçınının yarattığı ve bütün dünyada büyük ilgi gören
Kalbinin Sesini Dinle/My Big Fat Greek Wedding filminin Yunan kültürü için yaptığını bizim için yapmaya ve hemen her ülkeye satılmaya aday. Ve Berlin 2011, artık biz Türkler için biraz da bu filmle anılacak.