Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Sahi Sherlock aslında kimdi?

Arthur Conan Doyle'a 'Sir' ünvanını kazandıran eseri, dört roman ve 56 hikayeden oluşan Sherlock Holmes külliyatı değildir. Bu ünvana Britanya'nın Boer savaşına katılması gerektiğini savunan ateşli yazıları ve kitabı sayesinde 'layık' bulunmuştur.
Aranızda bu yazıları okumuş olan ya da bu kitabın adını hatırlayan var mı? Sanmıyorum.
Sherlock Holmes edebiyat ve sinema tarihinin en çok uyarlanan karakterlerinden biri olmaya aday. Bazı yıllar iki dizisi ve bir sinema filmi birden çıkıyor. Sherlock'un şahsiyeti, yardımcılarının özellikleri, sosyal çevresi ve çözmeye çalıştığı meseleler sürekli değişiyor. Bazen o kadar çok değişiyor ki orijinal Sherlock kimdi, kimin eseriydi unutuluyor.
Alfa'nın editörleri de buna benzer şeyler hissetmiş olmalılar ki Klasikler serisine iki yeni kitap, daha doğrusu cilt eklemişler. Birinci ciltte Sherlock Holmes'un Maceraları başlığı altında 12 hikaye toplanmış. Sherlock Holmes'un Anıları başlıklı ikinci ciltte de 12 hikaye var.
Tüm zamanların en meşhur dedektiflerinden birinin ilk ve otantik haline dönmek isteyenler için Orhan Düz'ün çevirisi güzel bir imkan.

AMANVERMEZ TÜRK HAFİYESİ

İkinci Abdülhamit'in hususi merakının da tesiriyle memleketimizde polisiye romanlara özel bir alaka duyulmuştur. 1881 ile 1908 yılları arasında çevrilen ve varlığından haberdar olduğumuz polisiye romanların sayısı 55'tir.
2. Meşrutiyet'in ilanından sonra da bu alaka artarak devam eder. Hatta melodram yapılı Fransız romanlarının yerini kahraman inşa eden romanlar alır. Sherlock Holmes, Arsen Lupin ve Mösyö Lecog birkaç yıl içinde yerli okuyucuya aşina hale gelir.
Kısa bir süre sonra da yayıncılar okurların talebine karşılık verebilmek için 'onparalık öyküler' adını verdiğimiz türün tefrikasına yönelir. Bu çerçevede Nick Carter, Nat Pinkerton ve Pick Vick gibi daha az sofistike kahramanların maceraları peşpeşe yayımlanır.
Ebüssüreyya Sami, işte böyle bir ortamda kalemini sivrilterek duruma el koyar. Piyasayı işgal eden yabancı dedektiflerin karşısına amansız bir Türk hafiyesi olan Amanvermez Avni'yi çıkarır; kahramanını en az onlar kadar büyük işler başaran bir fenomen haline getirir. Avni okur tarafından o kadar çok sevilir ki peşi sıra başka Amanvermezler de ortaya çıkar. 1928'de yayımlanan Amanvermez Sabri ve 1940 yılında yayımlanan Amanvermez Ali serileri buna örnek gösterilebilir.
Ötüken Yayınevi'nin geçtiğimiz aylarda yayımladığı, Erol Üyepazarcı tarafından hazırlanan Türklerin Sherlock Holmes'ü Amanvermez Avni kitabı hem yazarla hem de kahramanıyla tanışmak için günümüz okuruna fırsat sunuyor. Kitapta yazarın 10 hikayesi mevcut.

KÜLYUTMAZ BİR SANAT ELEŞTİRİSİ

Samed Karagöz'ün sanat eleştirilerini daha önce farkına varmadığım bazı ayrıntıları keşfedecek olmanın heyecanıyla okurum. Yazar mutlaka bilmediğim bir şeyi bilmektedir, görmediğim bir şeyi görmüştür; bunu da lafı evirip çevirmeden en doğrudan haliyle bana anlatacaktır.
Karagöz geleneksel sanatlarımıza da çağdaş sanata da hakimdir. Onun da ötesinde ve en önemlisi sanat piyasasının nasıl çalıştığını, işin ekonomisini ve sosyolojisini bilir. Kullanılan ya da kullanılmayan kelimelerin, araya sıkıştırılan ya da kitaptan çıkarılan cümlelerin, çarpıtılan ya da boşaltılan sembollerin değerini takdir eder. Sabırlı bir avcı gibi bekler; zamanı geldiğinde iki yüzlülükleri, çifte standartları, tutarsızlıkları ve sahtekarlıkları yakalar, ifşa eder.
Yazarın farklı mecralarda yayımlanan yazılarını kaçırmamaya çalışırım. Buna rağmen 'Köşede Kalmasın' alt başlığıyla Profil Kitap'tan çıkardığı Kamçatka derlemesini okuyunca, aslında kendisine yetişemediğimi fark ettim.
Okurlarımıza tavsiye ederim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA