Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKUR TEMSİLCİSİ İBRAHİM ALTAY

Silah ticareti bildiğiniz gibi

Bugünlerde hep benzer lakırdılarla karşılaşıyoruz. Efendim, filanca devletin falanca yetkilisi açıklama yapmış. Ne demiş?
'Onların füzelerini almayın, bizim füzeleri alın; yoksa fena olur' demiş.
'Kardeşim! Liberal ekonomiyi, serbest pazarı savunmuyor muyuz biz? Benim bazı silahlara ihtiyacım var. Herkes malını getirir koyar önüme, incelerim, fiyatlarına bakarım, özelliklerine bakarım, hangisi işime geliyorsa onu alırım' dediğinizde kıyamet kopuyor.
'Kazın ayağı, ayının postu öyle değil' diyorlar. Dostluk, müttefiklik, ortak düşman, dünya barışı nutuklarının bini bir para oluyor.
Bunun adı zorbalık. Zorbalığa bir kez boyun eğdiğinizde her türlü aşağılama da peşinden geliyor. Diyelim ki silahların parasını ödediniz, bu sefer de filanca kurulun falanca komitenin onay vermesini bekliyorsunuz.
Silahlar ya elinize geçmiyor ya da elinize geçmeden çürüyor. Diyelim ki silahlar hasbelkader elinize geçti, bu sefer de nerede ve nasıl kullanacağınıza karışıyorlar.
Evet, bu bir zorbalık ve zorbalık olduğunun da aslında herkes farkında... Yerli insansız hava araçları, yerli tanklar, tüfekler; yerli sanayi işte bu yüzden önemli.

MUHARRİR BÜROKRAT
Tam da bugünlerde okunması gereken bir kitap var: Naci Yorulmaz tarafından kaleme alınan Büyük Savaşın Kara Kutusu. Kronik Kitap tarafından neşredilmiş.
Naci Yorulmaz hali hazırda Türk Kızılayı Genel Başkan Yardımcısı. Yani özlemini çektiğimiz, kitap sahibi entelektüel idarecilere güzel bir örnek.
Sözünü ettiğimiz eserin orijinal adı Arming the Sultan. Yorulmaz'ın Birmingham Üniversitesi'ndeki doktora tezinin kitaplaştırılmış hali.
Türk araştırmacı ve düşünürler tarafından başka bir dilde yazılıp bilahare Türkçe'de de klasikleşen kitaplar var; onlardan biri olmaya aday. Çevirideki başarısı nedeniyle Daily Sabah'tan çalışma arkadaşımız Yusuf Selman İnanç'ı kutlayalım.
Kitap şimdiden Rhoads Murphey, Jonathan A. Grant, Michael Epkensas, Martin Bourke, Wolfgang G. Schwanits, İlber Ortaylı gibi akademisyen ve eleştirmenlerin takdirini kazanmış.

DEMİR VE KÖMÜR
Kimilerine göre tarih tekerrür etmez, devam eder. Çünkü hiçbir zaman iki hadise birbirinin aynısı değildir. Diğer bir görüşe göre ise hadiseler arasındaki benzerlikler ibret vericidir.
Alınmazsa tekerrür edebilir.
Osmanlı'nın gerileme ve çöküşünün doğal nedenlerini inceleyen bazı araştırmacılar demir ve kömür madenlerinin azlığını bir sebep olarak gösterirler. Sanayinpin gelişmeme nedenlerinden biridir bu nakısa. Demiryolları, fabrikalar ve bilumum endüstriyel nimetler bu yüzden Osmanlı ülkesine geç gelmiştir; pek tabii modern silahlar da.
19. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak Osmanlı Devleti büyük bir silah tedarikçisi haline gelince, yani ihtiyaç duyduğu silahları üretemeyip satın almaya başlayınca, bu durum silah üreticisi şirketlerin bulunduğu ülkelerin iştahını kabartmış ve silah ticareti ilişkilerin temel unsurlarından biri haline gelmiştir.
Kitabı okuduğumuzda anlıyoruz ki bugün Amerika Birleşik Devletleri'nin yapmaya çalıştıklarını Birinci Dünya Savaşı'na giden süreçte Almanya yapmış. Alman İmparatoru silah şirketlerinin menfaatini temin için bizzat padişahla irtibat tesis etmiş, Almanya'nın İstanbul'daki elçilik görevlileri kimi zaman neredeyse silah şirketlerinin iş takipçisi gibi davranmış.

MAHREM YAZIŞMALAR
Elbette mesele bu kadar basit değil. Yüzlerce sayfalık 'ciddi' bir eseri birkaç cümlede telif etmek imkansız, fakat şunu söyleyebilirim:
Yazar Almanya, İngiltere, Amerika, Avusturya ve Türkiye'de etraflı bir arşiv taraması yapmış. İradeleri, sivil ve askeri raporları, yabancı elçiliklerin yazışmalarını büyük bir titizlikle taramış: Alman danışmanların Alman silah şirketlerinin temsilcileriyle yaptıkları şifreli yazışmalara, Alman misyonlarının politik-ekonomik şantaj talimatlarına ve dahi şirketlerin kendi içlerinde yaptıkları mahrem yazışmalara dahi ulaşmış. Bunları dengeli bir kompozisyon ile ortaya koymuş.
Kitabı ilginç kılan hususlardan bir diğeri, bütün bu kargaşanın ortasında yer alan ve nevi şahsına münhasır tavır ve politikalar izleyerek tarzını ortaya koyan Sultan Abdülhamit portresi.
Dilerim takip eden yıllarda yazarın başka kitaplarını da okumamız mümkün olur.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA