Şiir, birçok farklı tanımı olan hayli zengin bir edebi türdür. Türk Dil Kurumu'nun sözlüğünde şöyle tarif edilir: "Zengin sembollerle, ritimli sözlerle, seslerin uyumlu kullanımıyla ortaya çıkan, hece ve durak bakımından denk ve kendi başına bir bütün olan edebî anlatım biçimi."
Farklı türleri olan, ancak edebiyat tarihi boyunca herkesin gönlüne göre kaleme aldığı zengin bir türdür, şiir. Daha kısa ifade şekilleriyle bazen bir kaçıştır, bazen bir vuslat; bazen hiciv, bazen de naat, yani övgüdür şiir... İbn-i Sîna, şair ile hekimi ortak noktada buluşturuyor şu tespitiyle: "Şairler, söz sultanlarıdır; hekimler saltanatlarını vücut üzerinde kurarlar; şairlerin dil güzelliği ruha zevk verir; hekimlerin özverileri hastaları iyileştirir."
Şair; yüklendiği duygu birikimini, ilham kaynağının yönlendirdiği güzel kelimelerle dizelere döker. Ve bunun için belli bir mesai, zaman dilimi de aranmaz. Nerede, hangi şart ve şekilde geleceği belli olmaz, ilham kaynağının yansımalarının dışa vurulmasının. Bazen sizi bir yolculukta yakalar; bir çocuğun ağlamasından kaynaklanan duygu birikimi, bazen karboran bir havada tutulan vatan nöbetinde. Bazen pencerenize konan bir minik serçeyi seyrederken... Bazen de uyku tutmayan uçsuz bucaksız gecelerde...
AMAÇ ŞİİRİ TANIMAK
Prof. Dr. Turan Karataş'ın, şiir üzerine denemelerin yer aldığı Dil Kanatlı Kuş adlı kitabı, Muhit Kitap etiketiyle yayınlandı. Kitabın ön sözünde, kolaymış gibi görünse de şiirin sanatların en zoru olduğunu belirten Prof. Karataş, yukarıda ifade etmeye çalıştığımız "şiir tarifi" ile ilgili olarak "Ne kadar iyi şiir varsa o kadar şiir tarifi olduğunu söylemek yanlış değildir" diyor. Daha önce yayımlanan üç eserindeki "şiirin genel sorunlarına dair olanların seçilerek" yeni yazılarla oluşturulan Dil Kanatlı Kuş'un girişinde yazar, "Türkçe şiir dünya durdukça yazılmaya devam edecektir" tespitine yer veriyor. Karataş, kitabın yayın amacını ise şu ifadelerle anlatıyor: "Şiiri tanımak, onun bazı özelliklerini kavramak açısından ufuk açıcı, yol gösterici yazılar bir araya getirildi diyebilirim. Şiiri tanımak isteyenler, bu yazıları beğenirler, bunlardan yararlanırlar diye düşünüyorum."
GÜNLÜK HAYATIN GERİSİNDE
Geçmişten günümüze şiirin ele alındığı "Neden şiir okuyoruz?" sorusuyla başlayan ve "Dili kanatlandıran şiir" başlığı ile sona eren 22 deneme-incelemenin yer aldığı eserde Karataş, onlarca yıllık şiir araştırmalarını adeta imbikten süzerek okuyuculara sunuyor. Şiir üzerine yazmaktan ayrı bir mutluluk duyduğunu belirten yazar, günümüzde bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de şiirin günlük hayatın gerisine çekildiğine işaret ediyor ve bu sorunun sebeplerine neşter vuruyor. Bu hususta, "Erbabının malumudur ki şiirin en çok eğlendiği yer gönüldür. İmdi, duygudan çok akılla, kalpten ziyade kafayla yaşamaya meyleden bugünkü insanın şiire itibar etmesi beklenebilir mi?" ifadesini kullanan yazar; bugün artık eskisi gibi güzel şiir yazılmaması bahanesinin arkasına sığınanlar içinse, "Böyle bir mazereti kabul etsek bile arkasından şöyle bir itiraz gelmez mi? Diyelim ki, yeniler iyi şeyler yazamıyor; ya eskiler... Onlar neden okunmuyor, bilinmiyor, sevilmiyor?" diyor.
Şiirde "yazmak" kadar "okuma"nın da önemli olduğunu vurgulayan Prof. Karataş, şiirin hangi gönüllerde taht kuracağını da şöyle ifade ediyor: "Şiir; duyarlı, zarif, hakperest, güzel insanlar arıyor. Aşk deyince şehveti hatırlayan; kıymet yerine para / mülk biriktiren; diriltmeyi değil bölmeyi, söyleşmeyi değil didişmeyi, şiar edinenden kaçar şiir"
HÜSEYİN TÜRKOĞLU