Kitaplar olmasaydı hiçliğin girdabında savruluyor olurduk. Ruhumuzdaki derin çiziğin sızısını biraz olsun azaltan kitaplardır. Hayır, Paris'in sisli havasının da etkisiyle varoluşun anlamsızlığına dair kalem oynatan Fransız egzistansiyalistlerin buhran dolu sancılarından bahsetmiyorum. Elbetteki onların çektiği acıyı yadsımıyorum, görmezden gelmiyorum. Her şeyden önce bir fikir doğuran sancıya sonsuz saygım var. Lakin varoluşçuluğun, var olmayı, anlamsızlaştırdığını düşünenlerdenim. Buhran dolu bir zihin, hakikati kolayca ıskalayabilir.
Varoluşçu düşünürler, hakikatin etrafında yüzlerce kez dönmüşler. Fakat öze değil kabuğa odaklandıkları için, 'hakikatin sırrına' erememişleridir. Elbet bu da bir nasip meselesidir. Bu yazdıklarımdan yola çıkaran, bir düşünce ekolünü temsil ettiğim sanılmasın. Ya da hakikati tekeline almış bir fikir despotu gibi de anılmak istemem. Yeri gelmişken ve kelimeler de beni bu noktaya getirmişken, varoluşçuluğa dair 'kendimce' bir kaç kelime yazmak istedim. Esas maksadım, kitapların önemine atıfta bulunmaktır. Bir an kitapların olmadığını düşünün. Mahiyeti önemli değil. Gözlerinizi kapatın ve kitapsız bir dünyada olduğunu tahayyül edin. Korkunç bir boşluk... Yokluğu bile aratacak sonsuz bir boşluk. Kitaplara ve onların müelliflerine çok şey borçluyuz. Zihin dünyalarından damıttıkları o satırlar, rotamızı çiziyor. Drew Hayden Taylor'un, Çizili Atların Peşinde isimli eserinden bahsedeceğim size... Sahi Kitap'tan çıkan kitaba değinmeden önce, eseri Türkçe'ye aktaran, İlker Sönmez'in çok iyi bir iş çıkardığını söylemek istiyorum... Kitabın esprili bir dili var. İlk sayfasının ilk cümlesinde bunu fark edebiliyorsunuz. Mizah dozu tam kıvamında. Eleştirel bir dili de yok değil... Yer yer çok ince göndermeler mevcut.
AFORIZMALAR ATLASI
Romanda baş karakterimiz bir polis memuru. İsmi Ralph Thomas... Anlatıcı, Ralph Thomas'ı, "Toronto olarak bilinen Kanada şehrinin bir yerinde kamu düzenini koruyan bir adam" olarak tanıtıyor. Bunun gibi yüzlerce hoş betimlemeyle kitabın satırları arasında çok karşılaşacaksınız. Kitap bir aforizmalar atlası..." Çoğu insan gibi unutulmuş adamın da yetenekleri vardı..." Kalabalıklar içinde yalnız olan insana dair bundan daha mükemmel bir tanımlama olamaz herhalde... Kitabımızım baş kahramanı olan polis memurunun, sabahın çok erken saatlerinde ara sokaklarda, duvarda bir at çizimine rastlar. Donar ve kalır. Yarı uykulu evsiz bir adam, Ralph'in, resme verdiği tepkiyi görür. İki adam, soğuk bir Kanada sabahında sıcacık çaylarını içerken koyu bir sohbete koyulur... Ve romanın kapıları okuyucu içeriye girsin diye ardına kadar açılır...
Kitap 13 bölümden oluşuyor. "Ne de olsa adalet renk ayrımı yapmamalıydı" cümlesi üzerine oturup uzunca bir süre düşündüm. Yazar burada, Batı medeniyetinin çifte standart içeren adalet anlayışına çok sert bir göndermede bulunmuş. Kitabı okurken, kendinize dair çok şey bulacağınızdan eminim. Kendim bulduğum için söylüyorum. Basit olanın çekiciliği varı bu eserde. Gündelik hayatın basitliği o kadar tatlı bir dil ve sürükleyici bir olay örgüsü şeklinde anlatılmış ki, hayranlık duymamak elde değil... Bizim kültürümüzden çok farklı bir isim tarafında kaleme alınan eser, bize dair çok şey anlatıyor. Bu yönüyle yerellikte evrenselliği yakalamış bir eser diyebiliriz... Okuduğum bir eserin incelemesini yaparken, içerisinden pasaj paylaşmamaya çok dikkat ederim. Ya da kitabın içeriğine dair bir ipucu vermemeye... Umarım başarabiliyorumdur... Bu eserde kendimi çok zor tuttum. O kadar tatlı ve tebessüm ettiren pasajlar vardı ki, yazmak istedim. Fakat kendimi engelledim. Zira, böyle bir şeyin okuyucunun merak duygusunu öldürdüğüne inanırım. Oysa, herkesin gereksiz bir yoğunluk yaşadığı bir çağın paydaşlarıyız. İnsanlık, 140 karakterlik sosyal medya bilgisiyle yetiniyor. Fazlasını okumaya 'zamanım yok' diyor... Roman okumak ciddi bir iş. O nispette ciddi bir zaman istiyor. Okuyucu bu zamanı ancak, merak duygusunu diri tutarak kazanabilir. İşte okuyucunun bu kazancını gasp etmemek, merak duygusundan çalmamak için, altını kalın puntolarla çizdiğim o satırları paylaşmıyorum. Bize dair çok şey bulacağınız bir eser...