Dijital çağda yaşıyoruz. Hepimizin elinde bizden akıllı telefon tablet. Alışverişi uygulamalardan yapıyoruz, kitabı bile telefondan okuyoruz. İmzalar bile e-imza adıyla dijitale döndü. Neredeyse kağıt kalem kullanmaz olduk. Sahi en son ne zaman kalemle bir not yazdınız? Kitap yine bir nebze, tutkunları sayesinde teknolojiye direniyor da kalem kullananların sayısı giderek azalıyor ne yazık ki. Oysa yazıyla karakter analizleri yapılırdı, önemli şahsiyetlere kalem hediye edilirdi. Pir Sultan Abdal bile vakti zamanında, 'Kul olayım kalem tutan ellere' diye yazmış. İmzalar saklanır, hele isminize özel imzalanmış kitaplar ayrı bir özenle saklanırdı. Her ne kadar kalem kullanan sayısı azalsa da kalem tutkunları yine de az değil. Onları yakından ilgilendireceğini düşündüğüm bir kitap geçti elime. Tarihi Yazan Kalemler.
Adından anlaşıldığı gibi kalemler üzerine bir kitap. Alfa Kitap'tan yayınlanan kitabın yazarı Muhittin Şimşek. Cumhurbaşkanı tarafından Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Kazak-Türk Üniversitesi Mütevelli heyeti Başkanlığı'na atanan Şimşek'in bürokraside adı sıkça geçiyor ama kitap severler onu Ben Devrim isimli kitabıyla yakından hatırlayacaktır. Benim Şimşek ile tanışma ise kalem üzerine yazdığı ilk kitabı olan Altıncı Parmak ile oldu. Nitekim o kitap daha sonra belgesel haline getirilip yayınlandı. Şimşek'in kendisi de sıkı bir kalem tutkunu. Şevşenko'nun kalemini görmek için bizzat Kiev'e giden; mekânların, eşyaların, malzemelerin ruhu olduğuna inanan bir kaşif o... Son kitabında yine bu merakının ve tutkusunun peşinden giderek sanattan bilime dünya tarihinde önemli işlere imza atmış kalemlerin peşine düşmüş. 30 yılı aşkın süredir kalemle hem hal olan 40 kadar önemli şahsiyetin kalemini koleksiyonuna ekleyen Şimşek, bu önemli işlere bulaşmış kalemlerin hikayesini anın fotoğraflarıyla aktarmış. Örneğin ilk kalem Abdülhamid Han'ın kalemi. 113. İslam Halifesi, 34. Osmanlı padişahı 2. Abdülhamit'in dönemi ve şahsiyeti hakkında bilgi veren Şimşek, onun kullandığı yazı takımını da görseliyle paylaşıyor kitabında.
Eski başbakanlardan Adnan Menderes'in darağacına giderken cebinde bulunan, o süreçte ailesine mektuplar yazdığı kalemden, Nobel ödüllü Aziz Sancar'ın mütevazı kalemine, Kemalettin Vardar'ın Devrim otomobilinin projesini çizdiği kalemden, Lozan anlaşmasının imzalandığı kaleme, Necip Fazıl'ın kitabından cumhuriyetin kuruluşuna tanıklık eden kalemlere kadar onlarca tarihi kalemin hikâyesi adeta zaman yolculuğuna çıkarıyor okuyucuyu. Sivaslıların Sivas Kongresi anısına Atatürk'e verdiği pırlanta taş süslemeli kalem de dâhil olmak üzere Atatürk'ün dolma kalemlerine de yer verilmiş kitapta. Yine aynı şekilde Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk Kazak Üniversitesi'nde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a fahri profesörlük ünvanı verildikten sonra Erdoğan'ın şeref defterini imzaladığı kalemi de kendi koleksiyonuna eklediğinden bahsediyor Şimşek. Kitapta tarihi kişiliklerin kalemle ilgili sözlerine de yer verilmiş.
Örneğin, Cervantes, 'Kalem aklın dilidir' demiş. James Howell, 'Dünyayı yönetenler kalem kağıt ve mürekkeptir.' Napolyon, 'Dünyada iki büyük kuvvet vardır, birisi kılıç diğeri kalem. Fakat kılıç kuvveti er geç kalem kuvvetine mağlup olur' diyor. Mihriban, Sarı Gelin, Kul Olayım Kalem Tutan Ellere gibi içinde kalem geçen türkülere de yer verilen kitapta Şimşek, edebiyat dünyasının ünlülerine dair anekdotlar paylaşıyor. Yaşar Kemal'in tüm kitaplarını kurşun kalemle yazdığına, Orhan Pamuk ve Ernest Hemingway'in ise dolmakalem kullandığına, Attila İlhan'ın şiirlerini, Sadri Alışık'ın resimlerini kurşun kalemle yaptığını aktarıyor. Yazar Mario Levi de yazılarını önce dolmakalemle kağıda yazar sonra bilgisayara aktarırmış. Şimşek, teknolojinin gelişimiyle klavyenin bile pabucunun dama atılıp sanal klavyenin kullanıldığı bu dönemde dolmakalem kullanabilme ayrıcalığına sahip kişilerin toplumda dikkat çektiğini söylüyor ve her şeye rağmen dolmakalem kullananların sayısının artığını söylüyor.
KALEMLER TARZINIZI YANSITIR
Her biri yaşanmışlığı anlatan kalemlerin kişilerin yaşam tarzıyla alakalı bilgiler verdiğini anlatıyor Şimşek... "Mesela dolmakalem kullanan biriyle tükenmez kalem kullananın aynı kişilikte olmadığını savunuyor. Osmanlı döneminde kullanılan kamış kalemin okuma yazma oranının düşük olduğu bir toplumda yazabiliyor olmak çok önemlidir" diyor ve şöyle devam ediyor: "Kamış kalem kullananlar kalem açmayı bilmenin mürekkeple hemhal olmanın verdiği özgüvenle toplumda itibar gören insanlardır. Titiz ve temiz giyimli, kültürlü ve vakur olurlar. Devlette çalışan eli kalem tutanlara kalem efendi denmesi bundandır. Ama bugün yaşasalardı büyük zorluk çekerlerdi. Kurşunkalem kullananlar için yazı yazmak adeta bir ritüeldir. Dünyada en çok kullanılan kalem türü ola kurşunkalem sevenler, kalemi açmaktan, biriktirmekten yanlarında taşımaktan keyif alırlar. Tükenmez kalem kullananlar hızlı yaşayan sürekli koşuşturan hep bir yerlere yetişmeye çalışan hep kazanmak arzusunda olan insanlardır. Dolmakalem kullananların ise gelir seviyesi ve kültürel birikimi yüksektir. Dolmakalem özeldir, asaleti simgeler. Giyim kuşamları düzgündür. Ağır başlıdırlar ve yazıları güzeldir. Kalemlerine sahip çıkar ve özen gösterirler. Birisi kalemini istediklerinde kapağı kendi elinde tutar kalemi verirler ki unutulursa isteyende kalmasın diye. Dolmakalem ne kurşun kalem gibi kısa ömürlüdür ne de tükenmez kalem gibi vefasız... Devlet büyüklerinin dolmakalem kullanmasının bir başka sebebi yazdıklarının kalıcı olmasındandır."