"Gogol'ün benim açımdan her zaman bilmece olarak kalmış tuhaflıkları olduğunu da söylemeliyim. Onun davranışlarını çok kere başkalarına açıklamaya çalıştığım gibi, kendime de açıklamak zorunda kaldım. Bizimkinden belki yüz kat daha ince olduğundan, onun sinirleri bizim hissedemediklerimizi hissediyor, bizim algılayamadığımız şeylerden etkileniyordu." Müfettiş, Palto, Burun, Bir Delinin Hatıra Defteri ve elbette Ölü Canlar'ın yazarı büyük edebiyatçı Nikolay Gogol'ü kim tanımaz ve sevmez? Dostum Gogol: Büyük Yazarın Hiç Anlatılmamış Yaşam Öyküsü adlı kitapta edebiyat eleştirileri, çevirileri ve doğa tasvirleriyle 19. yüzyıl Rus kültür hayatının önde gelen şahsiyetlerinden biri olan Sergey Timofeyeviç Aksakov, Gogol'le yirmi yıllık dostluğunu anlatıyor. Edebî tanıklık ve hatırat türüne eşsiz bir katkı niteliği taşıyan Dostum Gogol aracılığıyla edebiyat tarihinde kalıcı izler bırakmış iki büyük yazarın sevinçleri ve üzüntülerini, ümitleri ve hayal kırıklıklarını okuyacak, Gogol'ün hem edebiyat ve hayatla ilgili görüşlerine hem de ruhsal dünyasına derinlemesine nüfuz edeceksiniz. (Dostum Gogol, Turkuvaz Kitap)
Woolf'tan en kederli sayfalar
Bir Yazarın Günlüğü, okuyucuları 20. yüzyılın en büyük dahilerinden biriyle buluşturuyor. Mrs. Dalloway, Dalgalar, Deniz Feneri, Kendine Ait Bir Oda gibi başyapıtların yazarı Virginia Woolf'un günlüklerinden bahsediyoruz. Ölümünden sonra eşi Leonard Woolf tarafından yayıma hazırlanan bu günlükler, 1918'den başlayarak 1941'e, yani intihar ettiği güne dek tam 27 yıl boyunca yazarın en büyük sırdaşı olmuştu. Sanatıyla fırtınalı ilişkisini, sancılı yaratma süreçleriyle utkulu zafer sarhoşluklarının birbirini izlediği yazma eylemini, her daim uç noktalarda yaşadığı acı ve sevinçlerini hep bu defterlere dökmüştü Woolf. Bir Yazarın Günlüğü, Woolf'un yazı alıştırmalarına, yapıtlarının yapı taşını oluşturan kişi ve olaylara ışık tutarken, hem çağdaşlarının yapıtları hem de klasikler üzerine düşüncelerini de ortaya koyuyor. (Bir Yazarın Günlüğü, İş Kültür Yayınları)
Musil'ın başyapıtı şekillenirken
"Dün Niteliksiz Adam'ın ikinci cildini uzun uzun gözden geçirdim. Akşam olduğunda müsveddeleri bir kenara kaldırırken kimi bölümlerin başarısız olduğunu görüp hüzünlendim. Bunun nedeni aceleciliğimdi. Yazdıklarımı bir kenara kaldırıp üzerinde bir süre düşünmem gerekirdi. Ulrich'le Agathe arasındaki ilişkiyi daha iyi ve biraz daha dikkatli anlatmalıyım. Yazdıklarım basılmadığı sürece biraz toparlar, sağından solundan biraz kırpabilirim!" James Joyce, Marcel Proust ve Franz Kafka'yla birlikte modernizmin en büyük temsilcilerinden Robert Musil'in Günlükler'i de etkileyici bir yapıt. Yazarın bir türlü tamamlayamadığı başyapıtı Niteliksiz Adam üzerinde çalıştığı 12 yılı, 1929 ile 1941 arasındaki dönemi kapsıyor. Okur olarak bizler de bir yandan Niteliksiz Adam'ın çekirdekten yavaş yavaş şekillenip büyümesine, bir yandan da Musil'in değişmeye başlayan modern dünyayla, hızlı ve önlenemez bir yükselişe geçen Nazi faşizmiyle, en çok da kendisiyle hesaplaşmasına tanıklık ediyoruz. (Günlükler, Robert Musil)
Selçuk Baran'ın izinde
İkinci defterimi ve hayatımın bir safhasını kapattığım günden beri bende bir hayli değişiklikler oldu. Onları da yazmalıyım. Bazan geçmiş günlere dönmeyi arzu ettiğim ve bilhassa yaşlanıp artık yeni yeni heyecanlar duyma kabiliyetini ve imkânını kaybettiğim zaman hatıralarla avunmak maksadıyla okumak için yazmalıyım. Sonra çocuklarım ve torunlarım okusun diye yazmalıyım." Çok uzun süredir beklenen bir kitap... Edebiyatımızın erken kaybettiğimiz dev ismi Selçuk Baran, 15 yaşından 56 yaşına kadar 12 defter halinde günlük tutmuş; yaşadıklarını, yaşayamadıklarını, aşkını, sevinçlerini, kederlerini, büyük acılarını anlatmış. Günlükler (1948-1989) adıyla basılan bu defterlerde derin bir yalnızlık ve umutsuzluk ağır basıyor kuşkusuz ama bir yandan da Selçuk Baran'ın edebiyatının nasıl şekillendiğini de okuyoruz onlar aracılığıyla. (Günlükler 1948-1989, Can Yayınları)