Bu ay yazar Haldun Hürel'in Kapı Yayınları'ndan çıkan Bir Şehir Bin İstanbul kitabını tanıtmak için bilgisayarın başına geçiyorum. Ama önce müzik çalardan 3 Hürel'den şarkılar açıyorum. Yeni kuşakların Google olmasa haberlerinin olmayacağı Anadolu rock grubu 3 Hürel, şarkıları zamanın ötesine geçen bir grup. Sevenler Ağlarmış ya da Bir Sevmek Bin Defa Ölmek Demekmiş gibi her nesilden insanın hafızasına kazınan bir çok esere imza attılar. Ancak gruptan Haldun Hürel yıllardır müzik kariyerinin ötesindeki İstanbul sevdasıyla onlarca kitaba imza atıyor. Trabzon doğumlu olmasına rağmen yıllar önce ailesinin göçtüğü bu şehre aşık olmuş. Bir aşık, sevdalısı hakkındaki her detayı öğrenmek ister, Haldun Hürel de İstanbul'un altını üstüne getirmiş. Şehrin en ücra köşelerine kadar gitmiş. Bizim gibi sosyal medyaya post atma onun kuşağının özelliği olmadığı için -çok şükür- her şeyi yazıya dökmüş. Sonra da kitap haline getirmiş. 20'yi aşmış İstanbul hakkındaki kitapları. İşte Bir Şehir Bin İstanbul da onlardan en yeni çıkanı. Fransız İmparator Napolyon Bonapart'ın; "Eğer dünya tek bir devlet olsaydı, İstanbul başkent olurdu" dediği şehre Hürel'in ailesi Trabzon'dan göçüyor. Fatih'e yerleşiyorlar. Denize girmek için Kadıköy'e giderken Moda'yı çok sevip bu semte taşınıyorlar. Çocukluğu iki kıtanın arasında geçmiş Haldun Hürel'in... Bugün üniversitede ders verdiği öğrencileri de bu sebeple çok şanslı, her ders harika anlatım tarzıyla ayaklı kütüphane bir misafir oluyorlar. Kitabın girişi de, benim yazıya girişim gibi uzun. Zira yazar dertli. İstanbul'un değiştiği, dönüştüğü, kimliğinin hırpalandığı bu halden memnun değil. "İstanbul masa başından keşfedilemez. Engin arazisini keşfetmeden, hikayelerle dolu dipsiz kuyularına inmeden bu devasa şehrin şifrelerini çözebilmek çok zor. Hiç bilmediğimiz şeyleri duymak, varlıklarından haberdar olmadığımız eserlerle karşılaşmak, şehrin tarihi kucaklaşmak, İstanbul ile kol kola girip onun efsanevi geçmişiyle hemhal olmak, maddi değilse de 'manevi bir haz' olarak beynimize yerleşecektir."
BEN BİR İSTANBUL DELİSİYİM
"İstanbul'un Röntgenini Çekmek" başlığını verdiği bir ilk bölümde yazar, okuruyla dertleşiyor. Şehrin tarihi yolculuğu hakkında merak uyandıracak tadımlık bilgiler verirken sorunlara da değiniyor elbette: "Doğru dürüst yürünecek bir kaldırımı olmayan koca İstanbul'da bu sorunlar nasıl giderilecek? Dünyaca ünlü bir şehrin kaldırımları hem estetik hem geniş, üzerinde yürümekten zevk alınacak şekilde olmamalı mıydı?" Şehrin her daim gizeminin peşinde olan Haldun Hürel, acaba İstanbul'un en dar sokağı nerededir diye eline metre alıp yollara düşer. "Benim gibi bir İstanbul delisi en darı da bulur. Kuruçeşme Parkı'nın karşısında Alaylı Sokağı'nı buldum. 81.5 santim. Dünyalar benim oldu lakin ardından Kapalı Çarşı'nın İskender Boğazı'nda bir sokak daha bulmayayım mı? 78.5 santim. Kaynar sular başımdan aşağı döküldü. Lakin sokak ilerledikçe 4.5 santim daha açıldığı için en dar unvanını alamıyor!"