Yazarlarıyla özdeşleşen eserler vardır... Yüzlerce eser ve müellifini bu şekilde yazabiliriz. Ben sadece bir örnek vermekle yetineceğim. Vereceğim örnek, tahliliin yapacağım eserin de bizzat kendisi olacak. Vatan Yahut Silistre isimli eserin, yazarının Namık Kemal olduğunu hemen hemen herkes bilir. Bu öyle bir durumdur ki, yazar da ününü çoğunlukla bir tek o eserden alır. Çok daha iyilerini yazsa bile bazen bu gerçek hiç değişemez. Söze bu şekilde başlamamın nedeni, Beşir Ayvazoğlu'nun Kemal isimli eserinde, Namık Kemal'i merkezine alması dolayısıyladır. Kapı Yayınları'ndan çıkan eserde, 'Vatan Şairi' olarak toplumsal hafızamızda yer edinen Namık Kemal, bütün yönleriyle ele alınıyor. Türk modernleşmesinin öncü isimlerinden olan Namık Kemal'e dair birçok bilinmezi okuyacağınız eser, aynı zamanda yer yer zihniyet tahlili de içeriyor. Eseri isminden dolayı salt bir biyografi kitabı olarak düşünmeyin. Dönemin edebiyat dünyasına ve bilinmezlerine çok güçlü bir projektör de tutuyor. Beşir Ayvazoğlu'nun bir kuyumcu titizliğiyle kaleme aldığı daha ilk sayfasından itibaren belli olan eser, erken cumhuriyet dönemi ve sonrasının oldukça zengin dünyasına, Namık Kemal merkezli bir yolculuk gerçekleştiriyor. Eserde 'Vatan Şair'ne yönelik gerçekleştirilen itibar suikastleri çok yönlü olarak ele alınıyor.... Aynı zamanda dönemin yazarlarının, Namık Kemal hakkındaki tespitlerini de yer verilmekte. O nedenle, bir zihniyet tahlili de yapılıyor ifadelerini kullandım. Örneğin, Türk edebiyatının usta ismi ve Türk romanında toplumsal gerçeklik denilince akla ilk gelen isim olan Kemal Tahir'in eleştirilerine rağmen, Namık Kemal tanımlaması oldukça ilginç. Beşir Ayvazoğlu'nun kaleminde okuyalım: "Kemal Tahir'e göre Namık Kemal'in en övülecek tarafı, herkesin herkesi sattığı bir devirde kimseyi satmadan yaşamış olmasıydı." Kemal ve Nâmık isimlerinin çocuklara "vatan şairi"ne hayranlık duyanlarca verildiği, özellikle Kemal'in Mustafa Kemal'le birlikte daha da fazla benimsendiği bir gerçekt. Atatürk, isminin gençlik yıllarında şiirlerini ezberlediği Nâmık Kemal'le birlikte sık sık anılmasından rahatsız olmaya başlamıştı. Aydınlar da artık Nâmık Kemal'in vatan, millet ve hürriyet anlayışını Cumhuriyet'in değerlerine aykırı buluyorlardı, bu sebeple onun eserlerini "kanon" dışına atmak için büyük bir kampanya başlattılar. Ancak İsmet İnönü cumhurbaşkanı seçildikten sonra, ilk işlerinden biri dört farklı renkte Nâmık Kemal pulları bastırmak oldu. Böylece Adıvar çifti gibi Nâmık Kemal de ülkesine geri dönmüş, Rauf Orbay ve Kâzım Karabekir gibi İstiklâl Mahkemeleri'nde yargılanmış Milli Mücadele kahramanlarıyla birlikte onun da itibarı iade edilmişti. Beşir Ayvazoğlu kitabında, bu konulara da değnirek Namık Kemal'in ismi etrafındaki olaylar silsilesini bir roman tadıyla anlatıyor.