Mevlâna'nın, "İnsanın değeri aradığı şeydir" sözüne başvuruyor İcazetli Hekim, Diplomalı Doktor kitabının yazarı Enver Beşinci, derdini anlatmak için eserin girişinde. Beşinci'nin ilgi alanı gençliğinden itibaren eski eşya ve antika olmuş. Her koleksiyonu gibi bu yolculukta ilgi alanın zaman içerisinde farklı boyutlar kazanmış. Osmanlı tuğralarıyla ilgilenmiş. Yurt dışından ve yurt içinden topladığı icâzetname, şahâdetnâme ve diplomalarla geniş bir koleksiyon oluşturmuş ve 2019 yılında Osmanlı'dan Günümüze İcâzetten Diplomaya adıyla yayımlamış. Ama bu kez merakını bambaşka bir alana taşıyarak icazetlere ve onların içeriklerine biçimlerine yoğunlaşmış.
"Tıp icâzetlerini düzenlerken, diğer bütün bitirme belgelerinde 'diploma' kelimesi kullanılmaya geçilmişken bunlarda 'icâzetnâme' kelimesinin devam ettirilmesi merakımızı celbetti. Elinizdeki mütevazı eser, bu merakın giderilmeye çalışılmasının bir ürünü" ifadeleriyle kitabının ana hatlarını çizmiş. Lakin bu sadece bir tıp icâzetnâmelerini ele alan bir eser değil.
Bu kitap tıp alanında çalışanlar ya da tıbba meraklı olanlar için önemli. Arşivciler önemli bir kaynak zira yer yer sağda solda rastlayamayacağınız kitabeler, hatlar ve icazetnameler var kitapta.
"Biz koleksiyonerler neyi arıyorsak onu bulmaya çalışır, biriktirir ve bunlara göre de koleksiyonumuzu oluşturur" diyor yazar. Gerçekten de bunları biriktirirken bir gün onlardan bir kitap çıkacağını düşünmüş müydü?
Kitabın içeriği yoğun olarak İslam dininin tıbba bakışı ve katkısı üzerinde duruyor. Ama Hz. İsa'nın mucizelerine, ya da hekim kimliği bulunan Lokman Peygamberin kimliğinin detayları var.
Bunun dışında Osmanlı'da tıb alanının günümüzde sağlık sektörüne evrilmesi de detaylıca ele alınmış. Mesela Osmanlı'dan hastaneler, hastaya göre düzenleniyor. Ses, müzik, hastanenin kurulacağı yer bile hekimlerin saptamaları ve hastalığın türü çok önemli dönemin şifahaneleri için. 19. Yüzyıla kadar hekimbaşıların, ulema ve medreselerden çıkıyor. Yani din ile tıp ilmi, kol kola yol alıyor. Birbirine karşıt olma değil bilakis birbirini besliyorlar.
Kitapta Hz. Muhammed'den bahsedilen bölümlerden kendisinin 1400 yıl önce "Acıkmadan yemek yemeyin! Sofradan aç kalkın" nasihatı, günümüz diyetisyenlerinin en bilinen tavsiyesi değil mi? Yine günümüzde kişisel gelişim uzmanlarının, yaşam koçlarının başvurduğu şükür, dua vb. nasihatların yüzyıllar önce tıp literatürüne girmiş olmasına ne demeli? Mesela Nobel ödüllü Fransız tıp profesörü Alexis Carrel (1873-1944) Dua adındaki kitabında şöyle diyor: "İnsanın iç organları en mükemmel şekliyle ibadet ve dua anında çalışır. Muhataplarım istedikleri kadar bu görüşüme itiraz etsinler. Ama ben, mevcut tıbbî imkanlarımızla tedavi edemediğimiz pek çok tehlikeli hastalığın dua ile iyileştiğine şahit oldum."
Meraklıları için kitapta alternatif tıpla ilgili kısımlar da var ancak detay vermek yerine ilk ağızdan öğrenmeniz için kitabı almanızı tavsiye edeceğim. Bu arada kitabın iplik dikişli basıldığına dikkat çeker TK Yayınlarını kutlarım.