Romanları ve kurgu dışı anlatılarıyla bugüne dek yüz binlerce okura ulaşan İclal Aydın'ın, tıpkı diğer romanları gibi Artemis Yayınları tarafından yayımlanan Salkım Sokak No: 3 adlı son eseri, İzmir'in derinliklerinde, mor salkımlarla ve güzel insanlarla süslenmiş bir sokağa götürüyor okurlarını.
Aydın'ın geçtiğimiz ay okurla buluşan son romanı hem çocukluktan yetişkinliğe uzanan bir büyüme hikâyesi anlatıyor hem de bir kentin, bir mahallenin yıllar içindeki dönüşümünü ve bu dönüşümün insanların hayatlarında bıraktığı etkiyi gözler önüne seriyor. 1980'li yılların sonunda, İzmir'in çoğunlukla göçmenlerin yaşadığı bir mahallesinde geçen "Salkım Sokak No:3" farklı kimlikleri, farklı etnik kökenleri ve farklı sosyoekonomik statüleri bulunan insanların bir arada yaşadığı bir ütopya gibi görünse de aslında çok değil, 30-40 yıl öncenin gerçeklerini dile getiriyor. Ana karakterimiz Mert'in ağzından kardeşi Yiğit ve arkadaşları Edis, Denis ve Nevzat'ın büyüme maceralarını anlatırken bir yandan da neşeli dostlukları, herkesin birbirine güvendiği mahalleleri ve dayanışmanın hep ön planda olduğu komşulukları, çocukların dostluğunu ve hayatı birlikte öğrenişlerini ince ince okurun yüreğine işliyor.
Polis memuru babası Yunus'un tayininin İzmir'e çıkmasından başlıyor Mert anlatmaya. Daha yeni evlerine giden zorlu yolculuklarından bahsederken bağlıyor okuru kendisine. Dolayısıyla, onunla birlikte adım attığı Salkım Sokak'ın sakinlerinden biri de kendisiymiş gibi hissediyor. Balkanlar'ın çeşitli bölgelerinden gelmiş göçmenlerinin yanı sıra Girit kökenli komşuların da bulunduğu ve hepsinin bir arada sorunsuzca yaşadığı Salkım Sokak, solmayan renkleri, coşkusu ve bulaşıcı neşesiyle Mert için yepyeni ve dolu dolu bir dünya. İzmir zeybekleri, Rumeli türküleri ve kutlamalarıyla bu sokak, çocuklarına farklı gelenekleri ve inançları harmanlayarak büyüme imkânı veriyor.
Aydın'ın, romanın anlatısını kurarken o mahalle sakinlerinden birini anlatıcı olarak seçmesi ve kurduğu dünyayı okura kendisi de "sonradan" gelen bir karakterin gözünden yavaş yavaş tanıtması, okurun zihninde üç boyutlu bir görüntü oluşturmak adına çok yerinde bir tercih olarak çıkıyor karşımıza. Öte yandan anlatıcının kullandığı dilin karşısındaki biriyle sohbet edermiş gibi yalın ve akıcı oluşu da romanın dünyasının kapılarını ardına kadar açıyor okura. Karakterin duygularını bütün açıklığıyla görüyor, hatta hissediyor okur.
"Salkım Sokak No:3" gerçek mekânlardan ve kent tarihinin önemli olaylarından beslenmesiyle kent belleğine de bir katkı sağlıyor. Öte yandan İzmir gibi çok kültürlü ve tarihî bir kentin mekân olarak seçilmesi de romanın arka planını zenginleştiriyor. Bütün iyi edebiyat eserleri gibi kentin atmosferini, insanlarını ve tarihini canlandırarak belleğini koruyor Salkım Sokak No:3...
Aydın'ın başarılı kurgusu ve duygusal yoğunluğu, Salkım Sokak'ın hafızasını canlı tutuyor ve okurları bu büyülü dünyanın insan ömrü için uzun, bir kentin ömrü içinse kısa sayılabilecek bir dönemine, ne zaman bittiğini anlamadığımız kendi çocukluğumuza dönmek gibi bir okuma yolculuğuna davet ediyor.