Çağdaş İtalyan edebiyatının önde gelen isimlerinden Elena Ferrante'nin eserleri, bilhassa da "Napoli Romanları" serisi, İngilizceye çevrildiği andan itibaren Amerika ve İngiltere'de edebiyat çevrelerinde büyük ilgi görmüş, bu ilgi hızla bütün dünyaya yayılmıştı. Türkiye'de eserleri Everest Yayınları tarafından yayımlanan Ferrante, Türk okurlar arasında da epey sevildi. Yazarın kurmaca eserlerinin yanı sıra denemelerini topladığı kitapları da var. Everest Yayınları'nın "Everest Deneme" dizisi içinde daha önce "Tesadüfi Buluşlar" adlı kitabıyla yer alan Ferrante, "Sayfa Sınırları İçinde" ile diziye bir katkıda daha bulunuyor. "Yazmanın ve Okumanın Zevki Üzerine Sohbetler" alt başlığıyla yayımlanan kitap, yazarın yazma ve okuma üzerine düşüncelerini derinlemesine ele aldığı dört metni bir araya getiriyor. Bahsi geçen metinler, Ferrante'nin Bologna Üniversitesi Umberto Eco Konferansları kapsamında kaleme aldığı üç ders ve İtalyanistler Kongresi'nin kapanışında okunmak üzere yazdığı Dante hakkında bir makaleden oluşuyor. Ferrante, yazınsal hayatının inşası ve gelişimi esnasında deneyimlediklerini merkeze alarak bir yazarın kendi dilini keşfetme / inşa etme sürecine okuru da ortak ediyor. Bu keşfin / inşanın okunmuş kitapların, edebiyat kanununun dikte ettiklerinin ve daimi bir yazar adayının yerle bir ettiklerinin sonucu olduğunu kendi hayal kırıklıkları ve başarılarına tutunarak anlatıyor. İlk gençlik yıllarında kendi sesini bulmak için çırpınırken büyük oranda erkek yazarlardan esinlenmek zorunda kalmanın hayal kırıklığını dile getiriyor ve bir kadın yazarın gerçek ve doğru olanı ifade edebilmek için kadın yazarın toplu eserlerine, kendi sesine ve karakterlerinin sesine ihtiyaç duyduğunu belirtiyor. Böylece kadın gerçekliklerine yabancı eril bir dilin karşısında yeni bir dil yaratmanın önemini vurguluyor. "İşte bu noktada –sanırım yirmili yaşlarımda– zihnime bir tür kusurlu çember yerleşti: İyi yazma izlenimi yaratmak istiyorsam eril geleneğe sıkıca tutunarak erkek gibi yazmalıydım ama kadın olduğum ve kadınca yazabilmem için eril gelenekten dikkatle öğrenmeye çalıştıklarımı ihlal etmem gerekirdi," diye açıklıyor bulduğu formülü ve sonrasında onlarca yıl boyunca hep o çemberin içinde kalarak yazdığını dile getiriyor. Kitapta yer alan dört makaleyi okuduktan sonra Elena Ferrante'nin kurgularının okuru bu denli içine alabilmesinin sırrı da ortaya çıkıyor: Bütün eserleri kendini bildi bileli durmaksızın okuyarak, okudukları üzerine derin düşüncelere dalarak ve zorlu yollardan kazanılmış bir ustalığın yansıması.