Köy Enstitülerinin kurucusu ve Türkiye'nin en uzun süre görevde kalan Millî Eğitim Bakanı Hasan Âli Yücel'i bu kez kızı Gülümser Yücel anlatıyor. Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları'ndan çıkan Babam Hasan Ali Yücel adlı kitapta Gülümser Yücel, Arda Kukul'un sorularını samimiyetle yanıtlamış ve ortaya nehir bir söyleşi çıkmış. 340 sayfalık kitap sekiz bölümden oluşuyor.
Hasan Ali Yücel'in dedesi, anne ve babasından yola çıkarak çocukluk yıllarıyla başlayan kitapta, Yücel'in kişilik özelliklerinin yanı sıra eğitim hayatı, öğretmenlikle başlayıp Milli Eğitim Bakanı olarak yaptıklarına değinilirken yakın tarihimize de ayna tutuluyor. Türk eğitim sisteminin öncülerinden olan Yücel ile ilgili tüm bilinmeyenlerin aktarıldığı kitap ilginç anekdotlarla dolu. Örneğin, 1950'li yıllarda odasına Brigitte Bardot posteri asan Yücel, 1932'de Goethe hakkında yazdığı biyografik romanla Goethe Madalyası ile ödüllendirilmiş. İkizleri Can ve Canan doğduğunda yazdığı Çocuklarımın Nefesi adlı şiir de kitabın gizli hazinelerinden.
Hasan Âli Yücel döneminin Milli Eğitim Bakanlığı'nın en parlak dönemlerinden olduğu kaydedilir. Üniversite reformu, Köy Enstitülerinin kurulması, Tercüme Bürosu'nun kurularak dünya klasiklerinin Türkçeye çevrilmesi, resmi ve telifli ilk Türkçe ansiklopedi olan Türk Ansiklopedisi'nin ön çalışmaları onun bakanlığı döneminde gerçekleşti. Devlet Konservatuvarı'nın kurulmasında, Türkiye'nin UNESCO'ya girişinde, Üniversiteler Yasası'nın çıkartılmasında önemli katkıları oldu.
Gülümser Yücel'in dikkat çektiği çok önemli iki konu var. Yücel, Tevhidi Tedrisat yani eğitimi birliği fikriyle, Türk Dil Kurumu'nun kurulma fikrini Mustafa Kemal'e babası Hasan Ali Yücel'in verdiğini savunuyor. Bunları da Yücel'in Mustafa Kemal ile olan uzun görüşmelerine dayandırıyor.
İzmir Lisesi'nde öğretmenken karşılaştıkları Mustafa Kemal'in en güvendiği isimlerden biri olan Yücel, Atatürk'ün naaşını taşıyan 12 milletvekilinden biri. Bakan kızı olmalarına rağmen eğitim hayatları boyunca hiç torpil yapılmadığını, aksine bu duruma ailece büyük dikkat ettiklerini ve babası Hasan Ali Bey'in liyakata çok önem verdiğini vurguluyor. Gülümser hanım, babasının çok küçük yaşlardan itibaren okumaya, öğretmeye sevdalı olduğunu belirtiyor. Arama motoruna Hasan Ali Yücel diye yazınca onun öğretmen kimliğinin önde olduğunu görürsünüz. Nitekim Yücel tüm hayatı boyunca eğitimden hiç taviz vermedi, çalışmalarıyla bu konuda öncü oldu.
Yücel'in Türkiye'nin en büyük şairlerinden olan ağabeyi Can Yücel ile ilgili söylemleri de çok önemli. İkiz kardeşler Canan ve Can'dan 10 yıl sonra dünyaya gelen Gülümser Yücel, ağabeyi Can Yücel'i hep neşeyle anıyor. Can Yücel'in çok yaramaz, bir o kadar neşeli ve şakacı bir çocuk olduğunu, tiyatroyla müzikle arasının hiç olmadığını ancak ablası Canan'ın Fazıl Say ve İdil Biret gibi isimlerim hocası Mithat Fenmen'den piyano dersleri aldığını aktarıyor.
Neticede kitap, 1956 yılında Türkiye İş Bankası Yayınları kuran, 1961 yılında vefat eden eğitim neferi Hasan Ali Yücel hakkında tüm merak edilenlerin fotoğraflara anlatıldığı arşiv niteliğinde bir çalışma olmuş.