Murat Menteş'le hukukum 2004'lü yıllara kadar uzanır... O zaman çıkan Şehrengiz dergisinde yazardı. Hukukumuz derken okurun, yazarla kurduğu tek taraflı ilişkiden bahsediyorum. Bu ilişki türü, nankördür. Okur, yazarın kendisine kapısını açtığı yeni dünyalarda yeni ufuklarda yeni yolculuklara çıkar. Sanır ki yazar da bavulunu almış onunla yolculuklarda ona arkadaşlık ediyor. Oysa yazar çoktan "Yalnızlığım benim sidikli kontesim" diyerek bavulunu toplamıştır.
Bu girişin sebebi Menteş'in kendi yolculuklarında dördüncü perdeyi açmış olması. Derde Deva Randevu 4, Alfa Yayınları'ndan çıktı. Hakan Karataş'ın çizgileriyle edebiyat ve felsefe ansiklopedisi olarak görülen serinin dördüncü bölümünde Diogenes, İbn Haldun, Jane Austen, Tolstoy, Ahmet Rasim, Einstein, Hermann Hesse, Aşık Veysel, Marguerite Duras, Cemil Meriç, Tezer Özlü var. 11 isimden algıda seçicilik olarak kitabın hemen soluğu Tezer Özlü ile yapılan hayali mülakatta alıyorum.
Özlü 60'lardan sonraki nesil için yitik bir kıymet. Hep kitaplarına uzanma ihtiyacımız var. Yangında ilk kurtulacaklardan... Menteş'in sorularına hep dikkatli cevaplar vermiş:
"Yaşam belki benim algıladığımdan daha acı. Aslında ben de hayata her gün yeniden başlıyorum. Fakat... birşey insana derin bir acı verir. Çocukluğu gibi, İkinci Dünya Savaşı gibi. Yılmak yok. Yılarsak yaşama gerekçemiz yok olur. Üstelik canımız sıkılmaya başlar. Benim mutluluğum her şeyden kaçmak. Tüm sevgilerden. Hatırınız için, bugünden sonra acıyı mutluluk olarak tanımlayacağım."
Özlü'nün Türkçe'ye verdiği önemin altını çizdiği satırlarla bitirelim onunla ilgili bahsi: "Öfkelendiğim zaman Almanca homurdandığım oluyor... Dünya edebiyatını Almanca okuyorum. Fakat insanın anadilini yitirmesi, öz kişiliğinin yıkılması demek. Benim için en önemli dil Türkçedir." Cemil Meriç ile söyleşi daha çok tefekküre itiyor kişiyi. "Yaşanmaz bu memlekette diyemeyiz. Türkiye'nin insanından şikâyetçi olmak, kendinden şikayet etmek manası taşır. Türk insanı düşündüklerini huzur içinde haykırmak, hakikati aramak, hatalarını utanmadan itiraf etmek alışkanlığını kazanmadıkça herhangi bir diriliş hayaline kapılmak destansı bir hamakat (ahmaklık) olur."