Eski milli futbolcu olan Alpay Özalan, iki dönemdir milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde siyasi kariyerine devam ediyor. Özalan iki sene önce kaleme aldığı Kızılderililer kitabıyla hayatının sanki üçüncü dönemine yazarlık kariyerine başlamıştı. 'Öteki' ya da 'ötekileştirilen'ler üzerine çalışmayı sevmiş olacak ki, bu kez Afrikalıları yazmış. Turkuvaz Kitap'tan çıkan Afrikalılar isimli ikinci kitabı elime ulaşınca, 20 yıl futbol dünyasında olan Alpay Özalan'ın bu dünyadaki Afrikalı futbolcular üzerine yazdığı aklıma ilk gelendi. Oysa kitabın üst başlığı Özalan'ın büyük resme odaklandığını gösteriyor: Atlantik Köle Ticaretinin Kurbanları" Daha önsözü yazarken Özalan, ezberleri bozmaya niyeti olduğunu gösteriyor: "Afrikalıların köle ticaretinde kullanıldıklarını hep bilirdik, duyardık. Fakat ayrıntıları hiç anlatılmadı bizlere. Onlar kendi istekleriyle Amerika Kıtası'na gelmediler. Bu insanlar zorbalıkla yurtlarından, topraklarından ve ailelerinden koparıldılar... Tarihi bir de mesela Afrikalıların ya da diğer ötekileştirilenlerin halkların tarafından öğrenseydik? İşte ben tam olarak bunu tercih ediyorum."
CEHENNEMİN EFENDİLERİ!
Özalan'ın bu satırlarını okurken aklıma ölümsüz yazar Cemil Meriç geliyor. Her zaman bir başvuru kaynağı olan Meriç'in, Bir Facianın Anatomisi kitabında "Öldürmek, maddeci Batının alın yazısı. Kendini ve daha da çok başkalarını öldürmek. İnsan, insandan iğreniyor" satırlarına rastlıyorum. Aklıma bu kez Gazze geliyor. Batılı halkların her gün yaptıkları protesto gösterilerine rağmen, Batılı devletlerin İsrail'in katliamları meşrulaştırma çabalarını adeta kitabın derdine işaret eder gibi. Alpay Özalan'ın kitabı neden önemli? 20 yıla futbol kariyerine doğduğu Ege bölgesinde başlayan, sonra uzun yıllar İstanbul kulüplerinde oynayan, ardından İngiltere ve Almanya'nın önemli kulüplerinde forma giymiş futbolcu. Kariyeri boyunca belki yüzden fazla siyahi, Afrikalı takım arkadaşı oldu. Onlarla yakın arkadaşlık yaptığı isimler sayısız. Yani onların ruh hallerini bilen, kültürlerine hakim bir isim. Bunları yazınca bir hatıra gibi mi sorusu akıllara gelmesin. Özalan araştırmacı bir tarih yazarı gibi Afrikalı siyahilerin, Batıya gemilerle zorla getirilerek kölelik düzeninin nasıl kurumsallaştığını anlatıyor. Bu minvalde en dikkat çeken bölüm de Cehennemin Efendileri: Kaptanlar: "O dönem büyük bir güce sahiptiler... Köle gemilerinin düzeni kaptanla başlardı. İşe ilk o alınırdı. Bir şey ters giderse ilk o giderdi. Yolculuk boyunca köle taciri patronunu ve sermayesini o temsil ederdi. 1727'de Kaptan William Snelgrave'in birinci zabite talimatları şöyleydi: Zincirleri iyice kontrol edin... Akşam yemeklerinde muhafızların elleri tetikte olsun. Kuvvetli haşin erkek köleler sıkı denetlensin." Kitap Batı medeniyetinin, Afrikalı kölelerin sırtında nasıl yükseldiğini vakalara yer vererek aktarıyor. Elbette bir yerde siyahların sömürülmesi varsa, Malcolm X'ten de bahsedilmelidir. Özalan, siyahların hakları için canını veren ABD'li büyük aktivistin şu sözlerini aktarıyor: "Bu ülkeyi bugünkü haline getiren bizim emeğimiz, terimiz ve kanımızdır. Ve bundan faydalanmayan tek kesim de biziz."