Şans oyunlarını, kumarı, onun at yarışı gibi türevlerini hiç sevmedim ve uzak durdum. Bir şey üretmeden kazanmak ve çok düşük kazanma şansına rağmen risk almak tuhaf bir eğilim gibi gelir. Daha çocukluğumdan itibaren yakın aile çevremde bu eğilimlere fazlasıyla meyilli bireylerin varlığını ve onların akıbetlerini görmüş olmanın bu yaklaşımımda büyük payı vardır. Bununla beraber şans oyunlarının kanda yükselttiği adrenalin seviyesinin ve heyecan bağımlılığının payını es geçmem. Çevremdeki bazılarının hayatı bir tesadüf ve şans oyunu olarak yaşamayı tercih etmesinin neticelerini görmüş biri olarak bu tür bir eğilimi hem yadırgarım hem de insanları böyle bir seçime yönlendiren güdüleri ve psikolojik faktörleri merak ederim. Prof. Dr. Erol Göka, ilk nefesten son nefese kadar zorlu bir yolculuk olarak nitelendirdiği insan hayatını bu kadar etkileyen şans oyunlarının mantığı, felsefesi ve psikolojisi üzerine kalem oynatmaya Dostoyevski'nin Kumarbaz'ını okuyunca niyetlenmiş. Ne yalan söyleyeyim Almanya'nın Wiesbaden şehrinde geçirdiğim bir kaç günde Dostoyevski'nin burada oynadığı ve tüm parasını kaybettiği gazino ve civarını gezdiğim zaman ben de etrafımdakiler dolayısıyla şahit olduğum kumar meselesi üzerine hayli düşünmüştüm.
Önsözde Kumarbaz'dan aldığı ilhamı şöyle aktarıyor yazar: "Kumarbazın davranış kalıbında sanki bizim hayat tercihlerimizle ilgili yaşadığımız gerilim en uç biçimde, minyatür hâlinde vardı. Onu anlatabilirsem, kumarbazın hâlet- i rûhiyesini anlayabilirsem buradan yola çıkarak kendi karar alma süreçlerimize dair çıkarımlar yapabilir, okuyucunun da çıkarımlar yapabilmesine vesile olacak bir çerçeve sunabilirdim." Göka'nın 'homo ludens' (oyun oynayan insan) kavramsallaştırması ile başlayan bu düşünce fırtınası; şans-kader-kısmet-talihten kaderin kaçınılmazlığına, modern zamanların kesinlik arayışından fanatizm ve rölativizm arasındaki kıvranışa, şansın psikopatolojisinden kumar bağımlılığının halet-i ruhiyesine, iradenin hürriyeti meselesinden hayat seçimlerimizin gerçekliğine dek pek çok konuyu ele alıyor. Talih ve tesadüf oyunlarından sakının derim. Ancak bunların temsil ettiği manalar ışığında hayatı anlamak açısından Erol Göka'nın açtığı bu "kumar masası"na oturmak oldukça aydınlatıcı olabilir. Haydi, rastgele!
Tercihlerimiz de bu oyuna benziyor
Yazar Erol Göka, Kur'an-ı Kerim'de 'bir oyun ve oyalanma' olarak nitelendirilen hayatı, oyun metaforu üzerinden ele alıyor: "Çoğu zaman pek düşünüp taşınmadan verdiğimiz kararlar, yaptığımız seçimlerle kumar davranışı sırasında kâh içimize doğarak kâh bin bir türlü hesap yaparak bulunduğumuz tercihler arasında bir benzerlik var."
BİROL BİÇER