Çok değil, 15-20 yıl öncesine dek psikoloji kitapları o kadar da popüler değildi. Sanırım her şeyi başlatan, Irvin Yalom'un 'Nietzsche Ağladığında' ve 'Divan' romanlarının hem müthiş ilgi görmesi hem de okurlar tarafından çok ama çok sevilmesi oldu. Ardından 'Aşkın Celladı' geldi. Bu içinde 12 öykü bulunan küçük kitap daha da etkili oldu çünkü Yalom'un meslek hayatında tanıklık ettiği gerçek olaylardan, terapilerini üstlendiği gerçek kişilerden yola çıkılarak yazılmıştı. Yalom kitaplarıyla çoğumuz için karanlıkta kalan terapi odasını aydınlatmayı deniyor, terapistin bir çeşit üstün insan olduğu algısını yıkıyor, onun da yaraları, yanılgıları, kabahatleri olduğunu hatta asıl bunlar sayesinde terapi sürecini başarıyla yürütebildiğini gösteriyordu. "Sadece yarası olan bir şifacı hakikaten iyileştirebilir" diyen Yalom'a göre hep sanıldığının aksine terapi iki taraflı işliyordu, yani sadece danışanın değil terapistin de şifa bulmasını sağlıyordu.
Yalom psikoloji kitapları okuma yolunda benim ilk kılavuzum oldu. Sonra ne oldu biliyor musunuz, onun kitaplarıyla birlikte yalnızca psikolojinin doğasına dair çok şey öğrenmekle kalmadım, kendimle ilgili duygularım, düşüncelerim de epeyce değişti. Zihnimdeki keskin eleştiri kabiliyetinin yerini empatiye bıraktığı bir dönem oldu bu.
O yolda başka kılavuzlarım da oldu: 'İnsanın Anlam Arayışı' ile Viktor E. Frankl, 'Yaratma Cesareti' ile Rollo May, 'Kendine İhanet' ile Arno Gruen, 'Tekeşlilik' ile Adam Phillips, 'Kadınlar Neden Yazdıkları Her Mektubu Göndermezler?' ile Darian Leader, 'Kurtlarla Koşan Kadınlar' ile Clarissa Pinkola Estes, elbette 'İnsan Olmak' ile Engin Geçtan... Tanımaktan mutlu olduğum bu müthiş psikoterapist yazarlar o güne dek hiç aklıma gelmeyen sorular sordurdular bana ve kitapları aracılığıyla daha önce hiç dolaşmadığım gölgeli ama bereketli ruhsal alanlarda dolaştırdılar beni.
Bugün psikoloji kitapları hiç olmadığı kadar popüler. Hem de satış rakamları açısından, kişisel olarak aramın hiç iyi olmadığı ama "günümüzün yayıncılık fenomeni" sayılan kişisel gelişim kitaplarıyla yarışacak kadar popüler... Burada da önemli bir başlangıç durağı var. Dr. David Burns'ün İyi Hissetmek kitabı için psikolojinin kişisel gelişimle flörtünün en çarpıcı örneği denebilir.
3 TAVSİYE
Deneyimli psikiyatr Kemal Sayar, meslektaşı Rabia Yavuz ile birlikte kaleme aldığı yeni kitabı Kendi Özünü Bil'de bazı çok önemli sorulara cevap arıyor: Kendimize nasıl özşefkat gösterir, bağışlamayı nasıl öğreniriz? Mutluluğu nerelerde aramalıyız? Çetin zamanlarda umudumuzu korumamız mümkün mü? Travmalardan güçlenerek çıkmamızın yolu nedir? Anlamlı bir hayat ne demektir, bunun için ne yapmalıyız? Ve belki de en önemlisi kendimizi ve özümüzü nasıl tanırız? İnsan doğasına ilişkin bu çok önemli sorular okuru bir zihin ve duygu yolculuğuna çıkarıyor, hem de ruhun yaralarına şifa olabilecek cevaplarla... ('Kendi Özünü Bil', Kemal Sayar, Rabia Yavuz, Sahi Kitap)
Beyhan Budak yeni jenerasyon terapistlerin en başarılı olanlarından. Bunun iki sebebi var. Birincisi, Budak'ın YouTube'da yayınladığı videoları ve podcast mecralarından dinleyebileceğiniz sohbetlerinin çok ilgi görmesi. İkincisiyse Budak'ın "sen" dilini kullanarak okuruyla adeta konuşması ve böylece terapist-danışan hiyerarşisini ortadan kaldırması. Bugünün problemlerinin izinin geçmişte saklı olduğu savından yola çıkarak yazdığı Senin Suçun Değil de Budak'ın sevilen eserlerinden. ('Senin Suçun Değil', Beyhan Budak, Sahi Kitap)
"Psikolojik Check-up" alt başlığını taşıyan kitabın adı aslında çoğu kişinin en çok işitmek istediği soru: Nasılsın? Mehmet Şakiroğlu, çoğu zaman "iyiyim" diye geçirdiğimiz bu soruyu aslında önce kendimize sormamız gerektiğini söylüyor ve okurunu bir psikolojik check-up'a davet ediyor. ('Nasılsın?', Mehmet Şakiroğlu, Sahi Kitap)