Mozart'ın 26 yaşındayken bestelediği, iki Almanca operasından biri olan 'Saraydan Kız Kaçırma' ilk kez 1782 yılında Viyana'da sahnelenenince çok büyük bir ilgiyle karşılandı. O günden bu yana da yaklaşık 250 yıldır tüm dünyada sahnelenmeye devam ediyor. Nitekim eser en son İstanbul Devlet Opera ve Balesi tarafından Caner Akın rejisiyle Beyoğlu Kültür Yolu Festivali kapsamında AKM'de seyirciyle buluştu. Baş karakterine çok sevdiği karısı Kostanze'nin ismini veren Mozart, babasının rıza göstermesini beklemeden Kostanze ile evlendiğinde operanın sahnelenmesinin üstünden 15 gün geçmişti.
Korsanlar tarafından kaçırılıp saraya köle olarak getirilen Konstanze, aşığı İspanyol soylusu Belmonte ile Konstanze'ye meftun Selim Paşa arasındaki aşk üçgeninde yaşananları anlatan eseri dilimize Murat Kaymaz kazandırmış. Kitap, Bertan Rona'nın opera üzerine kaleme aldığı notlarla da dikkat çekiyor. Rona eserle ilgili bilgi verirken operanın sonunu yazmaktan kaçınmamış. İki aşığın birbirine kavuşma hikayesinin anlatıldığını söyleyen Rona şu ifadeleri kullanıyor: "Belmonte ile Konstanze'nin aşkına odaklasa, dramatik gerilimi çiftin kurtulup kurtulamayacağı merakı üzerinden kurgulasa da aslında olay akışını sürekli olarak yönlendiren karakter Selim Paşa'dır. Çünkü finalde, çifti suçüstü yakaladığı halde cezalandırılmalarını değil beraber serbest bırakılmalarını emreden bizzat odur. Paşa'nın bu davranışı, eserin mutlu sonla bitmesini sağlamakla kalmaz, seyircinin katarsis duygusu yaşamasına vesile olur."
Rona, geçmişte Türk marşları besteleyen Mozart'ın hayatı boyunca hiç Türk klasik müziği dinlemediğini ifade ederken bestecinin daha çok Türk askeri müziğine aşina olduğunu vurguluyor. Nitekim 'Saraydan Kız Kaçırma' da mehteri andıran bir girişle başlıyor. Operanın da Osmanlı'nın eski heybetinden giderek uzaklaştığı, Avrupalıların Osmanlıya ve dolayısıyla doğuya bakış açısının değişmeye başladığı, batının doğuyu tanıma merakının arttığı bir dönemde yazıldığını düşünürsek Mozart'ın da Türk temasına kayıtsız kalması düşünülemez.
Zaten Mozart bu eserini alaturca modası etkisiyle üretmiş. Aynı Vivaldi'nin 'Beyazid Operası' ile Rossini'nin 'İtalya'da Bir Türk' ve '2. Mehmet' operaları gibi...
Aşk, intikam ve merhamet duygularını şaşırtıcı bir finalle sunan kitap, 18'inci yüzyılda hakim olan klasik oryantalist bakışın çok ötesine uzanan bir anlayışı 'Saraydan Kız Kaçırma' operasıyla ortaya koyan ve Türk temasına gösterdiği ilgiyle tanınan besteciyi tanımak isteyen okurlar için önemli bir kaynak olma özelliği taşıyor. Hayatında operayı izlememiş olanlar için bu kitap belki çok bir şey ifade etmeyecek ama okuduktan sonra operayı izleme isteği uyandıracağı kesin.