Sinemanın büyüsü biraz da mit yaratmasından gelir. Sinema tarihinin en büyük mitlerinden biriyse Charlie Chaplin'in yarattığı Şarlo karakteridir. Öyle ki sinemayla özdeşleşmiş bir karakterdir Şarlo. Bugün bile ismi anılınca büyük bir saygı ve derin bir sevgiyle anılması da bunun göstergesidir… Lakin öte yandan Chaplin'in hayatı bize yaşamdaki seçimlerimizle ilgili de çok şey söyler… Yoksulluktan gelip sinemanın en önemli yıldızlarından biri olması bir yana, onun yaşamı vicdanıyla hareket eden birinin zekasıyla güçlünün, muktedirin nasıl mat edileceğinin ilham verici hikayesidir aynı zamanda.
Aklınıza önce Charlie Chaplin'i sonra da Hitler'i getirin. Kitleleri öyle ya da böyle etkileyen tarihe mal olmuş iki kişilik. Ama isimlerinin çağrışımları o kadar farklı ki… Muhtemel Chaplin ismi iyi şeyler çağrıştırırken, Hitler derin bir nefretin öznesi olarak beyninize hücum eder. Tesadüfi değil bu durum…
Peter Ackroyd'un yazdığı Alfa Kitap'tan çıkan biyografi kitabı Chaplie Chaplin kitabında bu iki ismin ilişkisi ve yaşam tercihleri üzerine önemli bilgiler bulunuyor. Tuhaf bir tesadüf, ikisi de aynı yıl doğuyor,1889'da. Chaplin 16 Nisan'da Hitler 20 Nisan'da dünyaya geliyor. İkisinin de babası alkolik ve annelerine çok düşkünler. Yoksulluğu derinden hissettikleri bir çocukluk geçiriyorlar. Hırslılar, zekiler… İkisi de "modern toplumun güçlerine karşı mücadele eden 'küçük insan'ı temsil ediyor." İlginç olansa ikisi de tarih sahnesine çıktıkları anda birbirlerini de hep göz ucuyla takip etmişler.
Hitler "Bana benziyor" diyerek Chaplin'in filmlerini Nazi Almanya'sında yasaklıyor. Oysa Şarlo'nun bıyığını çalıp kendine yakıştıran kendisi. Chaplin bıyığının çalınmasına "O benim kötü bir taklidim" diyerek cevap veriyor. Ama iş burada bitmiyor. Malum ortada sinema tarihinin en büyük filmlerinden Büyük Diktatör filmi var. Ki bu film Chaplin'in hem intikamının hem de vicdanlı bir sanatçının büyük bir diktatörü, muktediri zekasıyla mat etmesinin örneği.
Chaplin, Hitler'in en güçlü döneminde 1938'de daha 2. Dünya Savaşı başlamadan filmi çekmeye karar veriyor. Stüdyoların çekimser kalmasına, kimi itirazlara aldırış etmeden de büyük bir titizlikle o dönem dünyanın en güçlü figürlerinden biriyle dalgasını geçiyor. Dünyanın en sevilen komedyeni olarak, dünyanın en nefret edilen lideriyle dalga geçmesi büyük bir olay olmanın ötesine geçiyor. Bernard Shaw'a göre "Tüm ırklardan ve inançlardan milyonlarca insanın idolü, mazlumların ve ümitsizlerin kahramanı" oluyor.
Ya Hitler? Bilinen Hitler'in filmle ilgili gelişmeleri yakından takip ettiği. Filmi iki kere izlediğini Alman kültür bakanlığında çalışan bir yetkili Chaplin'e söylüyor. Hem de tek başına izlemiş. Ne düşündü, neler hissetti onu bilmiyoruz. Ama bu hikaye bile bize bugün çok şey söylüyor…