Hint sineması denince akla gelen ilk yönetmenlerden birinin Satyajit Ray olması tesadüfi değil. Şarkılı melodramlarıyla namlı Hint sinemasına gerçekliği zerk eden ve oradan şiirsel bir gerçekçiliğe ulaşan Ray, Hint sinemasının dünyaya açılmasını sağladığı gibi hem kendi ulusal sineması için kilometre taşı hem de 20. yüzyılın en önemli yönetmenlerinden biri olarak kabul edilen bir sinemacı. VakıfBank Kültür Yayınları'ndan çıkan Bizim Filmlerimiz Onların Filmleri işte bu dahi yönetmenin dünyasına götürüyor bizleri. Bizzat Ray'in kaleme aldığı sinema yazılarından oluşan kitapta Ray, sinema macerasını, sinema üzerine düşüncelerini anlatıyor. Ray kitabının daha başında "Yönetmenler filmleriyle ilgili nadiren bir şeyler yazarlar. Çünkü ya film yapmakla çok meşguldürler ya film yapamıyor oldukları için üzüntü içindedirler ya da yaptıkları son filmden ötürü çok yorgundurlar" diyerek söze giriyor. Bu doğru tespit sonrasında sinema salonları ve dergilerinden aldığı eğitimle nasıl alaylı yönetmen olduğunu anlatıyor. Kitabı okudukça anlıyoruz ki bizde Lütfi Akad'a mal edilen 'ustasız usta' tabiri Ray için de geçerli.
Reklamcıyken, sinemaya dümen kırıyor. Bizatihi sinema salonlarının, sinema kitaplarının ve dergilerinin tedrisatından geçiyor. Belki de bunun için tıpkı Lütfi Akad'ın Işıkla Karanlık Arasında adlı şahane kitabının verdiği tat gelip dimağınıza yerleşiyor. Belli ki Akad gibi Ray de kendisinden sonra gelen sinemacı kuşaklara, sinemanın saf tarafını nasıl keşfettiğini bu süreçte yaşadıklarını aktarmak istiyor. Çünkü Akad gibi kendi imkanlarıyla sinemayı öğrenen ve çığır açan Ray, tıpkı onun gibi yaşadığı hem fikirsel hem fiziksel tecrübeyi kendisine eleştirel bakacak kadar olgunlukla ele alıyor. Açıkçası hem anlattıkları hem de tecrübesini paylaşırken kullandığı yaklaşım hazine niteliğinde, bir sinemasever için. Vittorio De Sica'nın Bisiklet Hırsızları... Yılmaz Güney'den Mecid Mecidi'ye pek çok önemli sinemacıyı etkileyen bu film Ray'i de etkisi altına almış. Ray'in dünyaca tanınmasını sağlayan Apu Üçlemesi'nin ilk filmi Pather Panchali (bizde festivalde Yol Ağıdı adıyla gösterilmişti) tıpkı Yılmaz Güney'in Umut filminde olduğu gibi, İtalyan yeni gerçekçiliğinin simge filmi Bisiklet Hırsızları'nın etkisiyle çekilmiş. İlginç olansa sistemin Umut'a olan 70'li yıllardaki 'ülkemizi kötü gösteriyor' yaklaşımının neredeyse birebir aynısı Hindistan'da Pather Panchali'ye de gösterilmiş. Bu örnek bile, gerçeklerin peşinden giden sinemacı ya da sanatçıların daha genel ifadeyle insanların mücadelesinin hâlâ ne kadar uzun bir maraton olduğunu tarihsel süreç üzerinden anlamamızı sağlıyor. Coğrafya değişiyor, insanlar değişiyor ama gerçek ve gerçeğin peşinden gidenler kalıyor tarih denizinin üzerinde... İşte Ray'in Bizim Filmlerimiz Onların Filmleri kitabını, özgün bir üslup ararken kendi toplumuna gerçeği gösterme sorumluluğunu üstlenen bir yönetmenin yaşadıkları olarak okumak daha anlamlı geliyor. Çünkü tarih biraz da bu tür insanların yaptıklarının üzerine inşa ediliyor...