43 yaşındayken, 13 Aralık 1977'de yaşamını yitirmişti Oğuz Atay. Üç gün sonra usta yazarın ölümünün üzerinden 44 yıl geçmiş olacak. Atay için okurunu arayan bir yazardı desek abartmış olmayız herhalde. Hatırlayın, Korkuyu Beklerken kitabında yer alan öykülerden Demiryolu Hikayecileri'nin son cümlesinde ne yazmıştı: "Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?"
Boşuna değildir bu sesleniş. Çünkü o da yenilikçi pek çok sanatçı gibi ortaya koyduğu eserlere, yaşarken hak ettiği değerin pek de verilmediğini görmüştür. Ama yazdıklarının kıymetli olduğunu bildiği için nihayetinde okurun hakkaniyetine sığınır.
Yıllar içinde okurunu bulur Oğuz Atay. En önemli eseri olarak görülen Tutunamayanlar romanı okurun baştacı ettiği kitaplardan biri olarak elden ele dolaşır. Türk edebiyatının en önemli romanlarından biri kabul edilir. Birçok edebiyatçıyı etkiler bu roman. Denilebilir ki Oğuz Atay edebiyatımızda önemli bir kapı araladı Tutunamayanlar ile ve o kapıdan pek çok yazar girdi. Ama Oğuz Atay bunu ne kadar görebildi?
Doğan Hızlan'ın edebiyat arkeoloğu olarak tanımladığı Haluk Oral'ın, Everest Yayınları'ndan çıkan Şiir Hikayeleri kitabında Tutunamayanlar'ın nasıl yayımlandığının öyküsünü okuyunca Oğuz Atay'ın nasıl da okurun hakkaniyetine sığındığını anlıyorsunuz. Çünkü yayıncılar, dönemin edebiyat çevreleri Atay'ın içindeki cevheri pek de görememişler.
Atay, Tutunamayanlar'ı bitirdiğinde Cevat Çapan ile Vüs'at O Bener kitabı ilk okuyanlar arasındadır. Vüs'at O Bener, Atay'ın büyük bir çıkış yaptığını ve kitapta bir ilke imza atmanın cesaretini gösterdiğini söyler. Önerilerini sıralar. Atay da bu önerileri dikkate alır, düzeltmelerini yaptıktan sonra romanını TRT Roman Yarışması'na gönderir.
Adnan Benk başkanlığındaki yarışmanın jürisi o yıl roman dalında büyük ödül vermez, sadece yedi esere başarı ödülü verir. Tutunamayanlar dışındakiler yayımlanmış eserlerdir. Atay bu ödülle yayıncıların romanını yayımlayacağını düşünür. Ama bu hayalinin o kadar kolay olmadığını çabuk anlar. Çünkü yayıncılar pek de kitabı yayımlamaya yanaşmaz. e-Yayınları, Bilgi ve Remzi yayınları romanı basmazlar.
İşte Hayati Asılyazıcı bu noktada devreye girer. Sinan Yayınları'nın sahibidir. Cumhuriyet gazetesinde yarışma haberini okuyunca, gazetenin yazı işleri müdürü Çetin Özbayrak'ı arayıp Oğuz Atay'a ulaşmak istediğini söyler. Çetin Özbayrak "Oğuz'a haber vereceğim, seni arayacak, romanıysa bende gönderiyorum" der. Sonrasını Asılyazıcı'dan dinleyelim: "Okumaya başladım, okudukça Türkiye'de modern roman öncüsüyle karşı karşıya olduğumu gördüm. Anlatımı, karakterleri betimlemesi çok ilginçti. Soluklu bir romancının yazabileceği, okudukça insanı saran, giderek sarsan bu büyük romanın yazarını tanıma isteğim daha da artmıştı."
İki gün sonra Asılyazıcı, Oğuz Atay ile telefonda konuşur. Atay'dan kendisinin romanıyla ilgilenen ilk yayıncı olduğunu öğrenir. Tutunamayanlar dönemin şartlarında iki cilt olarak yayımlanır. İlk cilt Aralık 1971'de ikinci cilt de Nisan 1972'de basılır. Beklenen ilgi olmaz. Asılyazıcı için bu çok da önemli değildir. Hatta, Asılyazıcı Atay'ın Tehlikeli Oyunlar kitabını da basar. Çünkü Atay'ın kıymetini görüp onun arkasında duracak kadar öngörülü bir yayıncıdır Hayati Asılyazıcı.
Öngörüsünde de haklı çıktığını bir 10 yıl sonra herkes görür. Tutunamayanlar'ın tek kitap olarak ikinci baskısı 12 yıl sonra, 1984'te bu sefer İletişim Yayınları tarafından yapılır. Tutunamayanlar efsanesi de o yıllarda yazılmaya başlanır. Okur Tutunamayanlar'a da Atay'a da sahip çıkmıştır. Ama maalesef Atay bunu göremez.
ATTİLA İLHAN HAYRANI YAZARA GİDEN BİR ÖDÜL
Attila İlhan Edebiyat Ödülleri'nin bu yılki ödülleri geçtiğimiz aylarda açıklanmıştı. Hafta içi de ödüller sahiplerine takdim edildi. Attila İlhan Bilim Sanat ve Kültür Vakfı'nca düzenlenen ve Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları tarafından desteklenen ödüllerde roman dalındaki ödüle Burası Radyo Şarampol kitabının yazarı Şükran Yiğit değer görülmüştü. Yiğit ödülü alırken "Burası Radyo Şarampol'ü yazarken roman kahramanlarından birini tarif ediyordum. İki üç cümle yazmıştım ki tarifi kendiliğinden, hiç tereddüt etmeden 'o üçüncü şahsın şiiri gibiydi' diye yazarak bitirdim. Çünkü muhayyilemin beni götürüp bıraktığı yerin, kolektif hafızamızda bir karşılığı olduğunu biliyordum. Çünkü biz yağmurlu bir günde tek başına Emperyal Oteli'ni aramıştık, çünkü arkadaşlarımızla Sisler Bulvarı'nda yürümüş, Aysel'e 'Git' demiş ve Müjgan'la ağlaşmıştık" dedi. Yani seçici kurul hedefi 12'den vurmuşa benziyor. Bir Attila İlhan hayranına, onun adını yaşatmak için düzenlenen ödül veriliyor. Tebrikler hem seçici kurula hem de Şükran Yiğit'e...
TARTIŞMA NASIL YAPILIR?
Nobel Ödüllü yazar Orhan Pamuk ne zaman kitap çıkarsa Tahsin Yücel'in adı bir şekilde gündeme gelir. Sebebi de Yücel'in vakti zamanında Pamuk'un Kara Kitap üzerine Gösteri dergisinde yazdığı eleştirisidir. 1990'da yayımlanan bu yazı, o dönem epey ses getirip farklı bir tartışmanın fitilini ateşler. Tahsin Yücel, yazın hayatı boyunca Aziz Nesin'den Fethi Naci'ye değin birçok yazar ve eleştirmenle tartışmaya girmiş bir yazar ve eleştirmen. Can Yayınları, Yücel'in daha önce Yapı Kredi Yayınları'ndan çıkan Tartışmalar kitabını yeniden bastı. Eleştiri nedir, tartışma nasıl yapılır diyenler için önemli bir yapıt olduğunu düşünüyorum kitabın. İlgilenenlere duyurulur.