"Trabzon'un sokakları renkli bir tüy gibi uzanır yokuş aşağı, Boztepe'den Karadeniz'e..." Böyle anlatıyor yazar Sunay Akın, doğduğu ve âşık olduğu şehri. Trabzon merkezde başlayan ve anne babasının iyi bir eğitim alması için göçtükleri İstanbul'da filizlenen bir hayat. Konu elbette Sunay Akın'ın hayatı değil, bunu harika bir dille anlatıyor zaten üstat. Bu yazının vesilesi yazarın okurla yeni buluşan Şiirli Yastık kitabı...
Sunay Akın, çok sayıda şaşırtıcı öyküsünü bir yastığa doldurup okuyucuyu uyutmamaya niyetlenmiş. Kitaba girişimiz Haydarpaşa Garı'ndan. 1918 yılına gidiyoruz, Yıldırım Orduları Grubu lağvedilmiş, komutanı Mustafa Kemal, İstanbul'a gelmiştir. Düşman gemilerini görünce söylediği meşhur "Geldikleri gibi giderler" sözünün perde arkasını anlatıyor bize Sunay Akın. Bu söz öyle bir söz ki, İngiltere'nin o dönemki generali William Birdwood'un 1938'de yeniden üniformasını giyip Ankara'ya neden geldiğini anlıyoruz... Hayır, kitap tarihi öykülerden ibaret değil. Sunay Akın neredeyse bir spor kitabı diyebileceğimiz kadar spor hikayelerine de yer veriyor, tabii ki kendi üslubuyla.
"Arkadaşlarına sırt çevirmeyen tek oyuncu olduğu için kaleciliği sevdim" derken neden en yakın dostlarından birinin efsane kaleci Şenol Güneş olduğunu anlıyoruz. İyi bir Trabzonsporlu olan Sunay Akın'ın tadından yenmez bordo- mavi öykülerini okurken Özkan Sümer'in Lemi Çelik'le atışmalarını ya da efsane sol açık İskender Günen'in topu hiç kimseye vermemesini Sümerce bir dille eleştirmesini veya Trabzon'da bir cenaze evinin önünde acılı insanların aniden başlayan maçının kaç kaç bittiğini öğreniyoruz.
Spor namına sadece Trabzonspor yok kitapta. Gündemimiz bir süredir Tokyo'daki olimpiyatlar. Akın da bizi 1936 Münih Olimpiyatları'na götürüyor. Genç eskrim sporcusu Halet Çambel'in genç Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden ilk kadın olarak nasıl tarihe geçtiğini anlatıyor. Hitler'in davetine katılmayan Halet Çambel ileride ülkemizin en önemli arkeologlarından biri olacaktır. Yine Münih'te Türkiye'ye ilk altın madalya kazandıran güreşçi Yaşar Erkan'a armağan olarak bir meşe fidanı verilir. Yaşar Erkan, İstanbul'a döner dönmez çektirdiği hatıra fotoğrafında bu fidana yer vermekten geri durmayacaktır.
'AKLI BAŞINDA ADAMLAR'
Hepsi bu mu? Karşınızda Sunay Akın varsa elbette hayır! Düşünceleriyle tarihin akışını değiştiren filozof Karl Marx'ın doğduğu şehir Trier'deki evini ziyaret eden Sunay Akın yan taraftaki dükkândan gözünü alamaz. Evet burası bir dönercidir. Tabii ki Almanya'da dönerci görmek gayet normal bir olay ama Marx'ın evinin dibinde bir dönerci olması dikkat çekiyor. İçeri girip sohbete dalınca dönercinin hemşehrisi olduğunu anlıyor ve oltayı atıyor: "Yaramaz bir adammış bu Marx." Tahmin ettiği yeni bir Karadeniz fıkrası hemen orada yazılır: "Ula kim dedi onu sana? Bu evliya gibi adamdur. Buna dünyanın her yerinden millet geliy. Gelenlerin hepsi de aklı başında okumuş adamlar. Döner yetiştiremeyrum onlara."