Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi? kitabı, yazarı Adam Tooze'nin belirttiği gibi, 2008 küresel finans krizinin üzerinden 13 yıl geçmişken, dünyanın arka arkaya yeni ekonomik ve politik krizlerle boğuştuğu bir dönemde hayat bulmuş bir eser. Esasen, neyin 'çöktüğünü' sorguladığımızda, 1947'de ABD'nin liderliğinde, hatta doğrusu hegemonyasında inşa edilmiş bir ekonomi-politik sistemin çöküşünün pek çok yönüyle ele alındığı ifade edilebilir. Ki bu sistemin Soğuk Savaş döneminde, iki kutuplu bir dünyada inşa edildiğini unutmamak gerek.
ÇARPICI BİR TARİHSEL AKIBET
Bilhassa 1990'lı yıllarda, ikinci kutup olan Sovyetler Birliği'nin dağılması sonrasında, ABD'nin bütünüyle kendi kontrolünde, 'tek kutuplu' bir dünyadan büyük bir memnuniyet duyarak, varlığında ısrarcı olduğu ekonomi-politik bir sistemdi bu. 2000'li yılların başlarından itibaren ciddi meydan okumalarla, sorgulamalarla karşı karşıya kalmasına rağmen, ABD bu sistemin devamında ısrarcı olunmuştu. Ancak, küresel finans sistemindeki kırılmalar, 'Washington Uzlaşısı' olarak ifade edilebilecek aşırı neoliberal bir ekonomik modelin, bir finans sistemi yaklaşımının 2008 küresel finans sistemi ile darmadağın olması, ABD'nin Afganistan ve Irak operasyonlarıyla karşı karşıya kaldığı ağır insan hakları ve demokrasi eleştirileriyle birlikte, ABD'nin hegemonyasında bu uluslararası siyasi sistemin de 'çöküş'ünü beraberinde getirdi. Yazar Adam Tooze'nin ifade ettiği gibi, '2008 finansal krizi felaket izlenimini perçinledi. Çarpıcı bir tarihsel akıbetti. Beş yıl içinde, dünyanın en güçlü devleti Amerika Birleşik Devletleri'nin hem dış politika hem ekonomik politika seçkinleri onur kırıcı bir başarısızlık yaşamıştı.' 2003 Irak operasyonu ve sonrasındaki yansımalar, 2008 küresel finans krizi ve ABD'nin küresel saygınlığındaki azalmanın sorgulandığı bir süreçte, 2017'de Trump'ın ABD'ye başkan olması, Tooze açısından yakın zaman uluslararası tarihin kuşku götürmez tanımlayıcı uğrakları. Bu nedenle, yakın dönemin tarihsel kırılma noktaları arasındaki ilişkilerin detaylı sorgulanması gerekiyor. Son 12, 13 yılda küresel ölçekte yaşananların 2008 ekonomik krizi, 2003 jeopolitik felaketi ve Amerika'nın 2016 seçimini izleyen siyasal kriziyle ne alakası var? Bu üç nokta, hangi tarihsel geçiş yayını belirliyor? Bu yay Avrupa ve Asya için ne anlama geliyor? Birleşik Krallık'ın Irak'tan, 2008'deki Londra krizine ve 2016'da Brexit'e uzanan, küçük ama bir o kadar sarsıcı yörüngeyle nasıl bir ilişkisi var? İşte Adam Tooze bunların detaylı incelenmesi gerektiğini savunmakta.
YAKLAŞAN FIRTINA
Bu nedenle Tooze, 1990'lı yılların sonlarından itibaren, başta ABD olmak üzere, dünyanın önde gelen ekonomilerindeki makro ekonomik gelişmeleri, kamu ve özel sektördeki tabloyu, küresel finans sistemindeki ülkelerin para ve sermaye piyasalarındaki çarpıklıkları ve derinleşen sorunları sorguladığı kitabının birinci bölümüne, 'Yaklaşan Fırtına' başlığını verdmiş. Küresel finans krizini hazırlayan süreci detaylarıyla anlayor bu bölümde. İkinci bölümde ise, 2008 küresel finans krizinin sebep olduğu jeostratejik kırılmalara, küresel ekonomi-politikte Çin gibi yeni 'yükselen güç merkezleri'ne, kriz doğrultusunda G20'deki tartışmalara ve ABD'nin krizin yaralarını sarma mücadelesine değiniyor. 2008 küresel finans krizinin bir önemli etkisi de hatırlayalım, Demokrat kökenli başkan Clinton'un G20 projesini sekiz yıl boyunca ihmal etmiş olan Cumhuriyetçi Başkan Bush'un 2008 yılı kasım ayında toplantıya davet etmesi ve 2009 yılı nisan ayındaki Londra zirvesi sonrasında, G20'nin bugünkü kıymetine kavuşmasıydı. Yazar kitabının üçüncü bölümünde, 2008 küresel finans krizinin Avrupa'ya ve Euro Bölgesi'ne geniş kapsamlı olumsuz ekonomik, sosyal ve politik etkilerini detaylı olarak ele alıyor. AB'nin güney kanadındaki tüm 'Akdeniz' ülkelerinin içine düştüğü büyük bunalım, bankacılık sistemlerindeki ağır kırılma ve Almanya'nın 'Prusya' usulü ödünsüz yaklaşımının Avrupa'daki ekonomik, sosyal ve politik krizi derinleştirici yönü bu bölümde işleniyor. Ve tabii Avrupa Merkez Bankası'nın (ECB) başlardaki çaresizliği, sonrasında Draghi'nin ECB'nin başkanı olduktan sonra yaşanan Almanya-ECB gerginliği ve bu nedenle finans sistemindeki aktörlerin duyduğu güvensizlik de es geçilmiyor. Önümüze konan tüm bu tablonun Avrupa'daki ekonomik kırılmayı 10 yılın üzerinde bir sürece taşıdığı gerçeğiyle karşı karşıya kalıyoruz. Tooze doğal olarak, kitabın son bölümünü 2008 küresel finans krizinin sebep olduğu küresel ölçekteki ekonomik ve politik çöküşün artçı şoklarına ayırıyor. Bugün hâlâ detaylı bir şekilde konuşmakta olduğumuz artçı şoklar. ABD cephesinde Paul Krugman gibi Keynesciler ile Kenneth Rogoff gibi neoliberaller arasındaki ciddi görüş ayrılıkları ve ortaya dökülen argümanlar, Cumhuriyetçi Parti içindeki 'Çay Partisi' çizgisinin partiyi aşırı sağa çekmesi, bundan duyulan endişe ile Amerikan iş dünyasının yeni nesil demokratlara yaklaşmaları işte bu krizin sonuçları olarak görülüyor. Mesela bu krizin bir başka sonucu da Batı'yla eklemlenmeye çalışan, Avrupa Birliği'ne ve NATO'ya üye olmaya çalışan Ukrayna'yı Rusya ile sıcak bir savaşa sürüklemesi. Diğer taraftan bu sürecin Avrupa'da aşırı sağ eğilimleri ve AB içerisindeki çatışmaları nasıl tırmandırdığını anlatıyor Tooze.
SADECE EKONOMİSTLER İÇİN DEĞİL
Tooze'nin Çöküş: Finansal Krizlerle Dolu Bir On Yıl Dünyayı Nasıl Değiştirdi? kitabı, 2008 küresel finans krizini, öncesinden başlayarak, nedenleri, krizin öncü, ana ve artçı şokları ve küresel ekonomi-politik sistemde sebep olduğu büyük boyutlardaki kırılmaları tarihe not düşecek şekilde ele alıyor. Sadece ekonomistler için değil, bu çapta bir küresel finansal krizin uluslararası siyasi sistemde sebep olduğu depremleri ve kırılmaları da sorgulamak açısından, herkese hararetle tavsiye edilecek bir eser.