Orhan Pamuk gibi uluslararası yazarlar, doğal olarak sadece kendi ülkelerinin okurlarının algısı için yazmaz… Nobel Ödüllü bir yazar olunca hele, dünyadaki karşılığını, algısını da düşünür yazdıklarının. Dünya okuruna seslenmek ister doğal olarak yazar. Orhan Pamuk'un merakla beklenen son kitabı Veba Geceleri de, içinde geçirdiği salgın temasıyla, içinde bulunduğumuz pandemiden dolayı tüm dünya okurlarının ilgisini çekmeyi başarıyor yine. Pamuk beş yıldır bu kitap üzerinde çalıştığını söylüyor. Ama son bir yılda, yani dünyanın pandemiyle başının derde girdiği dönemden beri de her şeyi yeniden ele alarak üzerine düştüğünü ekliyor. Hayali bir adada geçiyor roman. 1901 baharında Osmanlı İmparatorluğu'nun 29'uncu vilayeti olan Minger Adası burası. Burada veba salgını baş gösterince Sultan Abdülhamit Han önce Sağlık Başmüfettişi kimyager Bonsowski Paşa'yı, onun arkasından da genç ve başarılı doktor Nuri'yi salgını durdurması için adaya gönderiyor. Bu arada aşklar, mahpusluklar, karantina kurallarına uyanlar, uymamakta direnenler, ölüme ve yaşama dair sorular gırla gidiyor…
Roman aynı zamanda Osmanlı İmparatorluğu'nun son günlerinin renkli ve panoramik bir manzarasını da sunuyor bütün bunların yanında. Adadaki gelenekler salgın kurallarına uyumda yaşanan sorunlar da kitabın başrolünde diyebiliriz… Özetle Orhan Pamuk yine dünya gündemine, içinde bulunduğumuz en önemli sorundan, pandemiden yola çıkarak girmeyi başarıyor.