Bir ömre ne çok başarı ve başarısızlık, ne çok sevgi ve nefret, ne çok umut ve hayalkırıklığı sığıyor. Günün sonunda ise en çok hatırlanan kırgınlıklar, düşüşler oluyor. Cahide Sonku'nunki de bakıldığında içinde her duyguyu, her durumu barındıran ama son perdesi hatırlanan bir hayat hikayesi. Çocukluk yıllarda keşfedilen yeteneği, yıllarca tiyatro sahnesinde devleşmesi, sinemaya katkısı, mutluluk içinde geçen yılları, aşkları… Hepsi son yıllarının gölgesinde kalmış bir kadın o. Hep alkol sorunu olan, kendini heba etmiş biri olarak lanse edildi.
Ben dahil birçok kişinin aklında Cahide Sonku yitip gitmiş bir karakter. Oysa hikaye bu değil. Doğduğu günden, ölene kadar mücadeleyi bırakmamış, duygusallık girdabında kendi ayakları üzerinde durmaya çalışmış, ilkleri başarmış bir kadın, o.
Şimdi fark ediyorum ki, onun hakkında tiyatro metni yazıp, sahneleyenler ne çok haksızlık etmişler ona. Yıllar önce gittiğim bir oyun, ona dair kodlamamı oluşturan ana unsur. O oyunun ardından aklımda, içki sorunuyla baş etmeye çalışan, ömrünü harcamış bir kadın kalmıştı. Oysa ne kadar başkaymış hikayesi. Eyüphan Erkul'un kaleme aldığı Cahide Melekler Yeryüzünde Yaşayamaz isimli roman iyi ki elime geçti. İyi ki 704 sayfayı bir solukta okudum ve Cahide'yi hafızamda doğru bir yere oturtabildim.
ZAMANDA YOLCULUK
Gerçek olay ve olgular üzerine kurulan romanlar okumayı en sevdiklerim. Çünkü bunlar bana zamanda yolculuk etme, gerçek karakterlerle örülü sokaklarda dolaşma, bir hayatı tüm sırlarıyla, hatıralarıyla keşfetme hissi veriyor. Cahide bir ana karakter olarak zaten müthiş merak uyandırıcıyken, hikayesinde işin içine Muhsin Ertuğrul, Nazım Hikmet, Afife Jale, Atatürk gibi isimler girince ve Pera Palas'ta, Beyoğlu'nda, Galata'da o yılların ayak izlerini takip etme şansı verilince o roman tadından yenmez bir hal alıyor. Cahide Melekler Yeryüzünde Yaşayamaz biyografik bir kurguya sahip ama kuru bilgiye dayalı bir eser değil. Okuyucuyu Cahide'nin dünyasına sokan, onun gibi hissetmeyi, onun gibi düşünmeyi sağlayan bir roman. Eyüphan Erkul, titizlikle çalışmış Cahide'yi anlatmak için. Altı ay boyunca araştırma yapmış ama yüzeysel bilgilerde sıkışıp kalmamış, Cahide'nin derinlerine inmek istemiş ve gazete arşivlerinden ona dair tüm röportajları, küpürleri, 40 yıllık tiyatro ve Darülbedayi dergilerinden oynadığı oyunların ilanlarını taramış. Sonra da oturmuş yazı masasına ve bir buçuk yılda 704 sayfalık romanını yazmış.
ALTI FASILDA BİR HAYAT
Bir yazar için Cahide'nin öyküsü harika bir malzeme. Ama o kadar çok olay ve duygu var ki ömründe, iş o hikayeyi okuyucuya bu müthiş kadını anlayacak şekilde sunmak. Yazar bu noktada kitabı altı fasıla ayırmış. İlk fasıl Cahide ismini taşıyor. Çünkü burada çocuk Cahide'yi, dedesi Çorapsız İbrahim Paşa'yı, annesini, kız kardeşini ve tabii ki onları çocuk yaşta bırakıp giden, belki de hayatı boyunca onaylanma ihtiyacı içinde olmasına sebep olan babasını tanıyoruz. Muhsin Ertuğrul giriyor sonra Cahide'nin hayatına, yeteneği keşfediliyor ve o artık Cahide oluyor. Tam da bu noktada Nazım Hikmet karşımıza çıkıyor. Cahide ve Nazım'ın dostlukları 1930'lu yıllara uzanıyor. Türk sinemasının ilk yılları. Yönetmen Muhsin Ertuğrul, senaryolarını takma isimle Nazım Hikmet'e yazdırıyor. Cahide de başrolde. Mesela Aysel; Bataklı Damın Kızı. Bu filmle sadece tiyatro izleyicisi değil, tüm Türkiye tanıyor Cahide'yi. Tüm bunlar romanda. İkinci fasıl Talat, Cahide'nin ilk aşkı, evliliği. İçkiyle, ihanetle ilk tanışması. Bir yandan sahnede göz dolduran, arzulanan bir kadınken, eşi tarafından hor görülen bir kadın var bu bölümde. Üçüncü fasıl Parseh. Cahide İstanbul'un en tanınan, en güzel, en çok beğenilen kadını, zirvede. Filmlerdeki gibi bir aşk olarak çıkıyor karşısına, Ermeni asıllı Parseh. Müthiş bir romantizm ve aşk yaşanıyor aralarında. Ama dünyanın o dönem aşka ayıracak vakti yok, savaş yılları… Varlık Vergisi, azınlıklar sorunu aralarına giriyor. Bitiyor o aşk. Bir kalp kırıklığı olarak tarihe gömülüyor. Dördüncü fasıl İhsan. Cahide artık olgun ve aşk acısını yaşamış bir kadın. Kim olduğunun, erkekleri nasıl etkileyebileceğinin farkında. Mantık devreye giriyor İhsan'la olon aşkında. Tütün tüccarı İhsan, onun için güvenli bir liman, bir dost aslında. Belki de bu nedenle Cahide onu bir süreliğine aşkı aramak için bıraksa da tekrar dönüyor İhsan'a. Bu yıllarda Cahide Türk sinemasının ilk kadın yönetmeni ve yapımcısı oluyor. Beşinci fasıl Cahit. Geç kalınmış bir karşılaşma onlarınki. Hayatın bir sürprizi.
Altıncı fasıl son yılları. İşte Cahide'nin hikayesinin tamamı sanılan ama sadece finali olan yılları. Şaşaalı bir hayatın ardından gelen zor zamanlar, belki de tercihli zamanlar…