Dostoyevski'nin ünlü kitabı Suç ve Ceza 1866'da yayımlandığında bu kavramları tartışmaya açmıştı. Ve o kadim soru insanoğlunun geçmişi kadar eskidir: Ceza varsa suçlu da vardır.
Cezanın tarihi suçun gerçekleşmesiyle başlamıştır. Yani insanoğlunun geçmişi kadar eskidir.
Suç ve cezanın tarihini yorumlayan Türkiye Barolar Birliği Başkanı Prof. Metin Feyzioğlu, ele alacağımız kitabın yolunu çiziyor:
"İnsanlık tarihinin değişik gelişim evreleri ve düzeyleri bağlamında suç ve cezaya yüklenen anlam farklılıkları söz konusuysa da bu kavramların kendisi insanlığın tarihi kadar kadimdir. Toplumların düşünce tarzı ve gelişmişlik düzeyi hukuk kültürünü, dolayısıyla suç ve ceza algılarını şekillendirirken bunun karşılığında ceza müessesesinin kendisi de toplumların içtimai düşüncesini etkilemiştir.
Bu karşılıklı etkileşim süreçleri sadece dünyevi kanunlarla değil, aynı zamanda felsefi düşünce, dini bakışlar ve yorumların eşliğinde gelişmiştir. Dolayısıyla, suç ve cezalarla ilgili fikir yürüttüğümüz zaman, onu doğuran çağı; dönemin sosyal, ekonomik, dini ve kültürel koşullarını da bilmemiz gerekir. Antik Çağ döneminden başlayarak günümüze kadar süren insanlık tarihi boyunca kadim düşünceler, dini algılar, mitolojik tefekkür tarzı, eski filozoflar, dini akımlar ve eğilimler, Aydınlanma Çağı'nın temsilcileri, modern çağın ünlü filozof, sosyolog ve hukukçularının fikirleri, ayrıca günümüzde var olan düşünce ve yaklaşımlar, suç ve ceza kavramlarının idrak edilmesi açısından bir bütünlük oluşturuyor." (Suç ve Ceza/ Prof. Dr. İlham RAHİMOV kitabının sunuş yazısından)
Ferdinand von Schirach, Almanya'nın ünlü bir ceza avukatı, 1994 yılından beri Berlin'de bu işi yapıyor. Müvekkilleri arasında büyük işadamları, ünlüler, sıradan insanlar, Türk göçmenler ve yeraltı dünyasının mensupları var. Hatta Alman gizli servis üyeleri de...
Bugüne kadar yüzlerce davayla ilgilenen Schirach, yazdığı kitaplarla dünya çapında üne kavuştu.
35'ten fazla dile çevrilen kitapları milyonlarca sattı ve onu Alman edebiyatının uluslararası üne sahip bir yıldızı haline getirdi.
İKİNCİ KİTAP GELDİ
Suç-Bir Ceza Avukatından Gerçek Hikayeler (Alfa Yayınları) kitabında yer alan öyküler baş döndürücüydü.
Ardından ilki kadar ilgi gören Suç 2'yi (Alfa Yayınları) yayımladı.
Tanınmış, iyi bilinen bir doktor kırk yıllık karısını baltayla öldürüp cesedini parçalıyor. İtirafı da cezası kadar sıra dışı.
Banka soyan adamın garip de olsa haklı sebepleri var.
Genç bir kadın kardeşini öldürüyor. Sevgisinden...
Bir köpek bir anahtar yutuyor ve ardından kanlı bir mafya hesaplaşması geliyor...
Bir lise öğrencisi İlluminati adına neredeyse ölümüne işkence görüyor...
Kasaba bandosunda çalan dokuz mazbut adam bir genç kızın hayatını karartıyor ama hiçbir ceza almıyor...
Bir adamın çantasından 18 cinayetin fotoğrafı çıkıyor, karakolu elini kolunu sallayarak terk ediyor...
Üflemeli çalgılar grubuna mensup dokuz adam bir genç kızın hayatını mahvettikten sonra hiçbir bedel ödemeden serbest bırakılıyor.
Bir adam çocuk istismarıyla suçlanıyor.
Uyuşturucu taciri adamın hikayesi Tarantino'nun filmlerini aratmıyor.
Hepsi birbirinden inanılmaz insan öyküleri.
Bir söyleşisinde dediği gibi: "Ceza davaları hakkında yazıyorum, 700'den fazla savunma yaptım. Ama aslında insan hakkında yazıyorum; onun başarısızlığa uğraması, suçluluğu ve ihtişamı hakkında..."
Der Spiegel dergisindeki övgü dolu satırları sonuna kadar hak ediyor: "Schirach öyle üstün, açık ve anlaşılır yazıyor ki, sanki hayatı boyunca başka bir şey yapmamış. Olağanüstü bir anlatıcı, çünkü insanlara ve kaderlerine güveniyor... Küçük çapta yazılı sinema."
BİR CİNAYET VE ARDINDAKİLER
Schirach'ın 2011'de yayınlanan ve geçen yıl filme de çekilen Collini Davası kitabının Türkçe çevirisi geçen ay piyasaya çıktı.
Değil suç işlemek, trafik cezası bile olmayan mazbut, iş yerinde ve yaşadığı yerde sevilen, iyi biri olarak bilinen İtalyan kökenli Fabrizio Collini vahşice bir cinayet işler. Lüks bir otelde öldürdüğü yaşlı adam, Almanya'nın dev bir holdinginin sahibi ve yönetim kurulu başkanıdır.
İtalyan suçluyu savunmak üzere parlak bir eğitimi olan, zeki fakat çaylak bir avukat atanır. Kariyeri için bir fırsat olarak gördüğü dava genç avukatı dehşete sürükler: Öldürüleni çok iyi tanımaktadır.
Yazarımız çok iyi bildiği; kaşarlanmış kurt hukukçular, holdinglerin devasa bütçeleri, polis raporları, olay yeri inceleme, adli tabip incelemesi (ki inanılmaz bir ayrıntıyla verdiği bilgilerle şoke oldum) arasında gezinerek müthiş bir fotoğraf çıkarıyor ortaya...
Gözlem gücüyle kitabına renk katan insan tasvirleri, çevre anlatımıyla da tempoyu hiç düşürmüyor..
Her şey bitmişken, bir fotoğrafla Almanların sabık geçmişine uzanan bir kapı aralanıyor.
Fail bir anda kurbana dönüşüyor...