Kaç zamandır, dönüp dolaşıp Amerikalı usta yazar O. Henry'nin hikayelerini okurken buluyorum kendimi. Günlük hayatın hayhuyu içerisinde adeta bir edebiyat sığınağı benim için. Yazarın öykülerini okurken fark ettim ki, O. Henry'nin hayatıyla ilgili, sevdiğim diğer yazarlar kadar bilgi sahibi değilmişim. Hayıflandım, hatta biraz da kızdım kendime. Sonra okuduğum her öykü sonrası onunla ilgili araştırma yapmak O. Henry okuma ritüelimin bir parçası oldu...
Bugün onun doğum günü. 158 yıl önce Kuzey Karolina'ya bağlı Greensboro şehrinde doğan yazarın malum gerçek ismi William Sydney Porter. Fakat gerçek ismi hep mahlasının gölgesinde kalmış. Oldum olası mahlaslara olan takıntım nedeniyle, yazarın O. Henry takma ismini nasıl seçtiği araştırırken şaşırtıcı bir gerçekle karşılaştım. Onun, edebiyat tarihine geçen ismi meğer bir gardiyana aitmiş.
Karabatak dergisinden yazar Güzide Ertürk'ün bir araştırma yazısı, bu mahlasın hikayesini ele aldığı gibi gardiyan O. Henry'nin de kim olduğunu anlatıyordu. Mahlas konusundaki tüm merakımı bu yazı ziyadesiyle giderdi.
Usta yazar O. Henry'nin bir gardiyanla ne işi olabilir ki denilebilir. O zaman anlatalım. Yazar O. Henry, hayatının bir döneminde bir bankada veznedar olarak çalışıyor. Ve günün birinde yolsuzluk yapmakla suçlanıyor. Konu mahkemeye taşınıyor. Yazar tabii suçlamaları kabul etmiyor, ki hiçbir zaman kabul etmediği de biliniyor.
Yargılama sırasında da başka bir şehre kaçıyor. Fakat çok sevdiği karısının hastalığı ağırlaşınca onun yanında olmak adına yargılanmanın yapıldığı şehre geri dönüyor. Ve yargılandığı mahkemeden hapis cezası çıkıyor. Sonra da hapishaneye gönderiliyor. Yazar, gardiyan O. Henry ile de burada tanışıyor. Ve öykülerini de O. Henry mahlasıyla yazmaya başlıyor. Gardiyan O. Henry'nin ismi Orrin Henry. Orrin Henry, Amerikan İç Savaşı çıkınca savaşa katılıyor ve yaralanıp gazi oluyor.
Cepheden dönünce önce şeriflik yapmaya başlıyor sonra da gardiyan oluyor. Hapishanede başgardiyanlığa kadar yükseliyor. Ve evraklara O. Henry olarak imza atıyor. Yazar O. Henry, neden bir gardiyanın ismini mahlas olarak kullandı, edebiyat tarihine gerçek ismiyle değil de bir gardiyanın ismiyle geçmekten memnun muydu bilemiyorum... Bildiğim, üzerinden yıllar geçse de edebiyat tarihinin her daim insanı şaşırtan yönleri olduğu... Ne diyelim mutlu yıllar Bay Henry ve her daim taptaze öyküleriniz için teşekkürler.
Mahmut Yesari ile Hınç dolu günler
Unutulmuş demeye içim el vermiyor ama tarihin üzerini örttüğü yazarlardan biridir Mahmut Yesari. Oysa yaşarken adı 'yazı makinesi'ne çıkan yazarlardandır. Cumhuriyet döneminin önemli edebiyat ve tiyatro yazarlarından Yesari'nin eserleri, ölümünden sonra pek basılmadığı için sonraki kuşaklar tarafından bilinmez. Bu durum yazarın zamanla az hatırlanmasına da sebep olur. Oysa Çoban Yıldızı, Çulluk gibi kitapları edebiyat tarihimizin önemli yapıtlarındandır. Yazarın Hınç adlı eseri 92 yıl sonra Koç Üniversitesi Yayınları tarafından yayımlandı. Hınç, Milliyet gazetesinde 5 Eylül-19 Aralık tarihleri arasında tefrika edilen Yesari'nin gazete arşivlerinde kalmış romanlarından biri. Ama artık raflarda. Yesari ile tanışmak için de iyi bir fırsat.
Ferrante'yi bekleyenlere müjde
Son dönemin fenomen yazarlarından biri Elena Ferrante. Dört ciltlik Napoli Romanları serisine bir başlayan bırakamıyor elinden. Gerçek kimliğini gizlediği için hâlâ kimdir bilinmiyor. (Ki kimliği ile ilgili araştırmalar ve kimi iddialar da her daim haber konusu olabiliyor.) Geçen aylarda çıkan yeni romanı The Lying Life of Adults vesilesiyle The Guardian gazetesine verdiği söyleşide sarf ettiği cümleler kadar tanıyoruz kendisini. Ferrante'nin yeni kitabı için sabırsızlananlara iyi bir haberim var. Yazarın son kitabı, Everest Yayınları tarafından ekim ayının ilk haftası Türkçe olarak basılacak. Kitabın adı da Yetişkinlerin Yalan Hayatı olacak.
Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan Osman!
Ayfer Tunç'un, Bir Maniniz Yoksa Annemler Size Gelecek adlı kitabı birkaç kuşak için çok şey anlatır. Bunun için kült kitaplardan biri olmuştur. Ki bu kitaptan sonra bir kesim var ki, Tunç ne yazarsa hemen alır okur. Tunç'un son romanı Osman, Can Yayınları'ndan çıktı. Okumaya başlayan herkesin dilinde. "Her şey olmak isterken hiçbir şey olamayan bir insanın hikayesi" olarak tanımlanıyor roman. Bu cümle bile kitabı okumak için yeterince davetkar. Ki kitapla buluştuğunuz zaman da elinizden bırakamıyorsunuz. Kitap bu yılın öne çıkan romanlarından biri olmaya aday. Şu aralar ne okusam diye düşünenlere tavsiye ederim.