Kendi adıma bu senenin sürprizi Elif Batuman'ın Budala'sı oldu. Batuman'ı daha önce Ecinniler kitabıyla keşfetmiş, bir köşeye ayırmıştım. Batuman Ecinniler'de Rus edebiyatına âşık olmuş bir üniversite öğrencisini anlatır. Okurken yer yer romandaki kişinin yazarın ta kendisi olduğunu düşünürsünüz. Ecinniler bir deneyim romanıydı öte yandan. Aslında böyle bir tür ayrımı oluştu romanda. Henry Miller gibi ya da Geoff Dyer hatta Sebald gibi Batuman da türleri birbirine karıştırarak bir yapıt çıkartmıştı ortaya. Bir yanıyla günlük, bir yanıyla yaşantı ve gezi kitabı. Ne dersiniz deyin. Ben "deneyim" deyip geçiyorum. Amerika'daki listelerde de uzun zaman ilk 10'da kaldı Ecinniler. Batuman'ın tercümesini beklediğim Budala'sı da yine bir deneyim metni olarak okunabilir. Harvard'da ilk senesini geçiren Selin'in üniversite anıları diyebiliriz kitaba. Kimlikler, aidiyet krizleri ve aşk... Ecinniler gibi sürprizlerle dolu olmasa da yılın sevdiğim romanları arasına alabilirim Budala'yı. Valeria Luiselli'nin Kayıp Çocuk Arşivi 2019'da elimden düşürmediğim kitaplar arasındaydı. Mültecilik ve göç sorununa Kızılderililerden tarihsel bağlar arayan Luiselli romanında, Amerika'nın kaybolmuş seslerini kaydetmek gibi beyhude bir işin peşine düşmüş kocası ve iki çocuğuyla kıtanın derinliklerine doğru bir yolculuğa çıkar. Luiselli yolculuk boyunca hem kıtaya dair güncel sorunları araştırırken hem de Trump'ın uyguladığı göçmen politikasına da derin eleştiriler getirir. Kayıp Çocuk Arşivi 2019'u da aşıp kalıcı olmaya aday kitaplardan biri oldu benim için.
KEKEÇ'TEN ULUFER SÜRPRİZİ
2019'un en büyük sürprizlerinden bir diğeri de Ahmet Kekeç'in Turkuvaz Kitap'tan çıkan Ulufer'i oldu. Kekeç okur tarafından daha çok polemik yazılarıyla tanınsa da, biz onun romancı ve öykü yazarı yanına vurgu yapmayı seviyoruz. Son İyi Şeyler gibi sağlam bir öykü kitabının mübdii olan Kekeç bu sene Ulufer romanıyla çıktı geldi. Ulufer bir dönem romanı olmasının yanında karaktere ve diyaloğa vurgu yapan klasik bir metin de aynı zamanda. Ahmet Kekeç'in şimdilerde yazdığı yeni romanını da merakla bekliyoruz. Hasan Ali Toptaş'ın Beni Kör Kuyularda enteresan bir roman. Toptaş'ın son iki kitabıyla geldiği yeri merakla takip ediyorum. Gölgesizler ya da Kayıp Hayaller Kitabı gibi masalsı metinlerden daha realist bir yere doğru adımladı Toptaş. Kuşlar Yasına Gider'de işlediği baba-oğul hikâyesinin o naif havasından sıyrılarak bu sefer o eski masalsı yazımına geri döndü. Fakat Beni Kör Kuyular'daki bu masalsı dili gerçekçi damarıyla birleştirmeyi başardı. Sanırım Toptaş'ın farkı da; Anadolu insanına dair meseleleri başka hiçbir romancının yapamayacağı kadar içten ve sahici bir şekilde anlatmasında yatıyor. Beni Kör Kuyularda, bir gün evden ayrıldığında bilmediğimiz bir felakete yakalanan ve gözyaşları taşa dönüşen bir kızı anlatıyor; o kızın taşa dönen gözyaşları karşısında 'izleyici' konumundaki seyir merakıyla insanlığını yitirmek üzere olan başka insanları da... 2019'u neredeyse bir okuma şölenine dönüştüren bir başka kitap da Güray Süngü'nün Az Kalan Gölge'si oldu. Her yazdığı metni günden güne artan bir merakla okuduğum ve sıkı takip ettiğim Süngü, 2000'lerin ileride iz bırakacak çok önemli yazarlarından birisi olacak kanımca. Az Kalan Gölge'de muzip kahramanımız Osman oğlu Osman'ın peşinde kayıp bir Türkiye haritasında turluyoruz. Osman oğlu Osman bu ülkenin yitik kuşağının çocuklarından birisi.
JAPON ROMANI ÖNE GEÇTİ
Barış Bıçakçı uzun zamandır severek takip ettiğim bir romancı. Bıçakçı'nın kendine has bir okur kitlesi oluştu zamanla. Yazar olarak hâkim anlayışın dışında bir portre çizmesi sanırım okurların ilgisini çekiyor. Ben Bıçakçı'nın iflah olmaz bir üslupçu olduğu kanaatindeyim. Bu üslupçuluk bazen minör metinlerine zarar verse de, karşımızda çok önemli bir yazar var kuşkusuz. Fakat Bıçakçı'nın son iki kitabına karşı mesafeli duruyorum. Bu sene yayımlanan Tarihi Kırıntılar da öyle. 'Hal' ve 'bilinç'ten 'bilgi'ye doğru hatta güncel bilgiye doğru geldikçe kendi diline haksızlık etti Bıçakçı. Tarihi Kırıntılar tezli bir roman. Ve bütün tezli romanlar gibi her zaman tashihe muhtaç bilgilerle dolu bir kitap. Bizim Büyük Çaresizliğimiz ve Sinek Isırıklarının Müellifi romanlarındaki o Ankara anlatısını özletiyor okura.
Bu sene keşfettiğim yazarlar arasında en şaşırtıcı olanı ise kuşkusuz Sayaka Murata oldu. Turkuvaz Kitap'ın neşrettiği Kasiyer birçok okur tarafından beğeniyle karşılandı. Son yıllarda Japon yazarlarına karşı yüksek bir ilginin ortaya çıktığının farkındayım. Haruki Murakami ile birlikte aslında önceden de dilimize çevrilmiş başka birçok Japon yazar yeniden keşfedildi. Murakami, Japon edebiyatının yeniden tanınmasında bir katalizör işlevi gördü sanırım. Tanizaki, Kobo Abe benim favorilerimdendir. Sayaka Murata'nın da düzen eleştirisi yapan bu sevimli kahramanını bir kenara not ettim. Bu arada, Murata'nın halen kasiyerlik yaparak hayatını idame ettirdiğini de ekleyeyim. Sabitfikir'in önümüzdeki sayılarında kendisiyle yapılmış bir röportajı okuyabilirsiniz. Bu senenin öne çıkan genç yazarlarından Kadir Daniş'in Serçelerin Ölümü ve Orhan Özekinci'nin Kaybetmeden Önce romanlarını da okudum. Ama onların yeni romanlarını bekliyor olacağım tam anlamıyla bir yorum yapabilmek için. Elbette başka kitaplar da okudum. Bir kısmını Sabah Kitap ve Sabitfikir'de yazdım da zaten.
ŞİİRDE COŞKULU BİR SENEYDİ
Şiir için 2019 bir hayli bereketli geçti diyebilirim. Süleyman Çobanoğlu'nun üçüncü şiir kitabı Tamgalar şairin ustalık eseri. Çobanoğlu hece ölçüsünü modern şiire adapte eden bir şair olarak bilinir daha çok. Ben Çobanoğlu'nun hece ölçüsündeki tutumundan çok, söyleyiş güzelliğinin öne çıkartılması taraftarıyım. Tamgalar da bu anlamda daha önceki şiir kitabı Hudayinabit'in sesini sürdüren, öte yandan kendine has bir damar da açan önemli bir eser olmuş. Hatta öyle bir eser ki, içinde anne şiiri de var dava şiiri de. Türkçenin içinde kendine yeni kavşaklar açan diğer şiir kitapları gibi. Cevdet Karal'ın Sevgililer ve Bir Daha Sevemeyecekler İçin Küçük Şiirler Ve Diğerleri senenin en çok konuşulan şiir kitaplarından biriydi. Karal son yıllarda uzun şiirde karar kılan bir şair. Cesedi Nereye Gömelim ve Alışveriş Listesi gibi çok önemli iki kitap yazdı bu anlamda. Son şiir kitabı ise bir nevi eski şiirlerine veda gibi de okunabilir yahut usta bir şairin, şiiri, içten akan bir ırmak olarak konumlandırması olarak da...
Ali Emre'nin Çeyizime Bir Kefen'i bu sene yayımlanan kitaplar arasında öne çıktı. 90 şiirinin önde gelen isimlerinden olan Ali Emre son yıllarda biyografi romanlarıyla konuşulsa da şiiri terk etmeyen şairlerden biri. Üstelik epik şiirler yazıyor. Çeyizime Bir Kefen'deki şiirler de öyle. Çünkü Ali Emre, çağının sesine kulağını hiçbir zaman kapamadı. Okurun da bu tarafıyla dikkatini çektiğini düşünüyorum. 2019'da yayımlanan bir başka şiir kitabı da İsmail Kılıçarslan'ın Ortaçağ Meslekler Atlası oldu. Kılıçarslan'ın coşkulu nidası Ortaçağ Meslekler Atlası'nda da kesilmeden devam ediyor. Uzun şiirin imkânlarını deneyen Kılıçarslan öte yandan üslupçu yanını da koruyor. Kitaptaki Yağmur İçin Koşular şiiri Kılıçarslan şiirinde yeni bir dönemin açıldığının da habercisi. Beşinci şiir kitabını neşreden Kılıçarslan şiirde ustalık eserini vermiş gibi geldi bana. Bu sene birçok genç şair de ilk kitaplarını yayımladı. Enes Kılıç'ın Bütün Ölümlerimle Aynı Arabada'sı, Rıdvan Tulum'un İnsansın ve Akşam'ı, İlker Nuri'nin Ölüm Öncesi, Fatih Muhammet Atasever'in Türkçe Karakter'i senenin öne çıkan kitaplarından oldular.
HÜSEYİN FERHAD'IN ŞİİR GÖRGÜSÜ
Süleyman Unutmaz'ın Süleyman'ın Kitabı, şairinin dilini keskin bir şekilde sürdürdüğü, ayırdığım kitaplardan biri oldu. Orhan Tepebaş'ın ikinci şiir kitabı Eski Liman, tıpkı ilk kitabı Kadim Kapı gibi kendi okurunu kuran kitaplarından biri olmuş. Bir şairin ikinci kitabıyla ustalık eserini vermesi bizde çok görülmüş bir şey değildir. Fakat Tepebaş az yazsa da, her yazdığını mimari ölçüde kusursuz yazmaya çalışan bir şairdir. Murathan Mungan'ın Çağ Geçitleri şairinin eski kitaplarını özleten bir kitap olmuş. Keşke Mungan daha az yazsa ve ilk şiir kitaplarında olduğu gibi şiir üzerine daha çok düşünse. Ömer Erdem'in İstanbul'a ve Haydar Ergülen'in İdilikler'i 2019'un bende yer eden kitaplarından oldular. Özellikle Ömer Erdem'in bir kitap boyutunda İstanbul'u yazmaya çalışması takdire şayan. Hüseyin Ferhad'ın Nihayet Bir Cümledir İnsan'ı senenin sevdiğim şiir kitaplarından biriydi. Ferhad'ın şiirindeki 'şiir görgüsü'nü çok uzun yıllardır ilgiyle takip ederim. Gonca Özmen'in Bile İsteye'si ile Onur Caymaz'ın Dünya Evi de bu sene okuduğum ve beğendiğim kitaplar arasındaydı.