Fenerbahçelilerin tarih boyunca efsane olarak addettikleri çokça isim vardır. Örneğin benim jenerasyonum için aklımızın erdiği zamanlardan, kanlı canlı izleyebildiğimiz Alex de Souza bir efsanedir. Bizim bir üst dönemimiz için Oğuz Çetin, Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman bu statüye yerleşirken onların da büyükleri için Cemil Turan hakkıyla taşır efsanelik sıfatını... Fakat bir de öyle bir isim var ki... O, ardında öyle kuvvetli bir miras bıraktı ki ister istemez hepimiz onun yaşamına ve eşsiz karakterine vakıf olduk... Büyükadalı Eleftherios'tan bahsediyoruz ya da bir diğer deyişle yeşil sahaların ordinaryüsü Lefter Küçükandonyadis'ten... Birer yıllık Fiorentina ve Nice maceralarını saymazsak 23 yaşından 40'ına kadar süren 615 maçlık bir Fenerbahçe kariyeri... Bu maçlarda 400'ün üzerinde atılan gol... 50 kez A milli takımın formasını terletme, üstelik dokuz yıl boyunca da ay yıldızlıların kaptanlığını üstlenme. Lefter denince akla gelen başarılar bir çırpıda böyle sıralanıyor, peki tüm bunlar mıydı onu böylesine değerli kılan? Hayır. Daha fazlasını öğrenmek istiyorsanız, elimizdeki kitap tam size göre; Haluk Hergün'ün kaleme aldığı efsanenin resmi biyografisi. Bu biyografi ilk olarak 2012 yılında raflarda yerini almıştı. Şimdi ise daha genişletilmiş baskısı ile karşımızda. Aslında buna bir biyografi demek de pek doğru değil çünkü başlı başına dört başı mamur bir 'Lefter Ansiklopedisi'. Aile kökenlerinden, Büyükada günlerine, 'topun bir numaralı düşmanı' diye tanımladığı annesi ile olan ilişkisinden futbola başlamasına, Fenerbahçe'de adım adım nasıl bir efsaneye dönüştüğünden 6-7 Eylül günlerine ve az kalsın Real Madrid'e transfer oluşuna onlarca anekdot yer alıyor kitapta. Üstelik tüm bu öykülerin yanında Lefter hangi sezon hangi takım arkadaşlarıyla forma giydi, kaç gol attı gibi istatistiki bilgiler ve Lefter'in gerek futbolculuk yaşamında gerek sonrasında gazetelere verdiği tüm söyleşiler kitapta yer alıyor. Yani Lefter'e dair her şey var bu sayfalarda... Yazar Hergün'ün geçmiş günlerden bahsederken, araya Lefter ile olan sohbetlerini, onun yorumlarını serpiştirmede çok temiz bir iş çıkardığını da söylemekte fayda var... Öyleyse yazıyı da hem unutulmaz bir tezahüratla hem de kitapta da olduğu gibi bitirelim... "Tribünler bağırdı binlerce kere Ver Lefter'e yaz deftere Bitti kalem doldu defter Efsaneler ölmez Lefter"