Uğur Derman, 1935 yılında Bandırma'da dünyaya gelen bir kültür insanı, esasen bir eczacı... Başta hat ve ebru olmak üzere klasik Türk sanatlarına yaptığı büyük hizmetleriyle tanınan Prof. Derman, yazı hayatının geride kalan 50'inci yılı sebebiyle daha önceki eserlerinden farklı bir kitap yazmaya koyuluyor. Sanatla iç içe geçen ömrü boyunca, hayatına giren kültür hazinemizin önemli isimlerini, onlarla yaşadığı acı tatlı olayları kendine has üslubuyla kaleme alıyor.
Kitap, Derman'ın -âdeta ömrünü verdiği- hat sanatının incelikleriyle başlıyor. Önce kalem, sonra kâğıt ve nihayet mürekkebe dair, hayatınızda duymadığınız ve artık duyamayacağınız bilgiler, anekdotlar... İkisinin de çağımızda yerini klavyeye bıraktığı, güzel yazı derslerinin unutulduğu, yazı yazmanın yük olduğu, sesli notların daha kolayımıza geldiği çağda, bir tarih kitabı olarak okuyoruz Ömrümün Bereketi 2'yi...
Kalemin tarihi, çeşitleri, dilimizde yer alan kaleme ilişkin deyimler, kalemi körelmeye başlayınca ona yeniden yazmayı hatırlatan kalemtraşlar... Evet, onların da çeşitleri ve türleri var. Kaleme duyulan müthiş saygıyı, gelecek nesillere nasıl anlatırız acaba? Kitaptaki şu Fârisî beyit de kalemin öneminin altını çizmek için bu yazıda geçmeyi hak etmiyor mu?: "Eğer söz gökyüzünden inmemişse, neden kalemler söz için secdeye kapanıyor?" Kalem açılırken ortaya çıkanlara yonga deniyor. Yonga, kalem ve yazının varlığının zorlandığı yeni çağda bilgisayardaki küçük anahtar elektronik devreye deniyor. Yâni, yazı evrilirken dilini de yanında götürüyor. Kalemin benzini mürekkebe gelirsek... Derman, "Eski mürekkepçiliğimiz" bahsinde Süleymaniye Camii'ndeki meşhur is odalarının sırlarını yazmış. Mürekkep satıcılarının alışverişe gelen müşterilerine "Ne yazacaksınız?" diye sual etmesi de ilgi çekici değil mi? Çünkü ne yazacağına göre kullanacağı mürekkep de değişiyormuş.
Derman 19. yüzyılın münevverlerinin yanında başlayan hayatında, ona bazen yön veren, bazen ışık olan bazen de gelip geçen dönemin aydınlarını da bize anlatıyor. Mesela İbnülemin Mahmud Kemal Bey... Hem Osmanlı hem de Cumhuriyet devrinde çok büyük hizmetleri olmuş bir isim İbnülemin... Meselâ ressam Ahmet Yakupoğlu, siyasetçifikir adamı Aydın Bolak, ömrünü Kubbealtı Lugatı'na vakfeden İlhan Ayverdi, ses sanatkârı Bekir Sıdkı Sezgin, ünlü hattat Hafız Osman, yazar Piyer Loti, hezarfen Necmeddin Okyay, devlet adamı Hasan Âli Yücel... Bunlar kitapta geçen isimlerden birkaçı... Kitapta her bahiste bol bol hat sanatı misallerine rastlayabiliyorsunuz. Bu da meraklıları için büyük bir fırsat. Kitabı normal ebattan biraz daha büyük basan Kubbealtı Neşriyat, belli ki hat örneklerine hayranlıkla bakıp, seyre dalmamızı istemiş. Son olarak bir dip not düşelim: Üçüncü cildinin yayımlanacağını duyduk. Kubbealtı Neşriyat'a nâçizâne bir teklif olarak, bu kitabın girişinde yer alan Uğur Derman'ın Süleymaniye Camii'ni seyre dalmış gençlik pozunu yeni kitabın kapağı yapabilirsiniz.