Birçoğu Türkçe'de ilk kez yayımlanan eserlerle felsefe tarihinin nasıl değiştiğini, bu alanda kimlerin söz sahibi olduğunu öğrenmek mümkün. VakıfBank Kültür Yayınları'ndan çıkan felsefe dizisindeki kitaplar, anekdotlar ve yaşanmış gerçek öykülerle düşünce tarihini anlatırken, hak, hukuk, erdem ve demokrasi gibi günümüze yön veren fikirlerin doğuşuna da odaklanıyor.
İyi, kutsal olanın tek kaynağı
Fransız filozof Simone Weil "Kişi ve Kutsal"da insanın düşünceleri ile fiziksel görünüşüne bakılmadan her açıdan kutsal olduğunu söylüyor. Weil, kutsal olana ise yaşanılan tüm olumsuzluklara rağmen karşı taraftan beklenen iyilikle ulaşılabileceğinin altını çiziyor. Weil, şöyle devam ediyor: "Bebeklikten mezara kadar, her insan evladının yüreğinin derinliklerinde, işlenen, maruz kalınan ve tanık olunan onca cürümün deneyimine rağmen, ona kötülük değil de iyilik yapılacağına dair yenilmez bir beklenti vardır. Her insanda kutsal olan, her şeyden önce işte budur. İyi, kutsal olanın tek kaynağıdır. İyiden ve iyiye dair olandan başka kutsal yoktur."
İnsan yalnızca karaya bağlı değil
Alman siyaset kuramcısı Carl Schmitt "Kara ve Deniz"de, kâinattaki konumunu değerlendirdiği insanın yalnıza karaya bağlı olmadığını belirtiyor. Schmitt kitapta, insanın antik çağlardan beri süregelen denizden çıkma hikâyelerinden yelkenli gemilerin doğuşuna, ticaretin nasıl geliştiğinden savaş alanlarına, korsan hâkimiyeti, yağmacılık ve fethetme arzusuna dek bir tarih okuması yapıyor. Gelişimi durmayan insanın mücadele ettiği mekânları artırdığını söyleyen Schmitt, şöyle devam ediyor: "O halde insan varoluşu ve insan cevheri özünde toprağa bağlı ve sadece toprakla mı alakalıdır ve diğer unsurlar gerçekten de sadece toprağa çekilen ikinci derece şeyler midir? Bu kadar basit değil."
Aristoteles'in fikirlerine dönüş
İskoç düşünce adamı Alasdair MacIntyre "Erdem Peşinde Bir Ahlak Teorisi Çalışması" isimli kitabında, ahlaki yargılarımızın zaman içinde nasıl değişip dönüştüğünü sorguluyor. İncelemesinde birçok kaynaktan yararlanan MacIntyre, modern dünyada çelişkiden arınmış bir ahlak bakış açısı olmadığını dile getiriyor. Bunun çözümü olarak Aristotelesçi geleneği odağına alan MacIntyre, şunları anlatıyor: "Ahlaki modernitenin açmazını ve modernitenin ahlak kültürünün ahlaki sorgulamalarında daha ileri gitmek için gereksindiği kaynaklardan mahrum olmasının nedenlerini ve bu itibarla bu açmazdan yakasını kurtaramayanların verimsizliğe ve hüsrana mahkûm olacağını, Aristoteles'in kavramlarının şekillendirdiği ve ifade ettiği bir yaşam tarzının bakış açısından anlamak mümkündür."
Renkler farklı ama haklar eşittir
Britanyalı tarihçi Jonathan Israel "Radikal Aydınlanma ve Modern Demokrasinin Kökenleri"nde eşitlik, ifade özgürlüğü, ırk farklılığı ve demokrasi gibi kavramların radikal aydınlanma fikriyle nasıl geliştiğini, felsefecilerin görüşlerini odağına alarak değerlendiriyor. Israel, "Bütün insanlar, neye inandıklarından ya da hangi dinsel, ekonomik ya da etnik gruba mensup olduklarından bağımsız olarak aynı temel ihtiyaçlara, haklara ve statüye sahiptir. Dolayısıyla ister siyah ister beyaz, ister erkek ister kadın, ister dindar ister dinsiz olsun, herkes eşitlik temelinde aynı muameleyi görmelidir ve herkes, kişisel çıkarlarına, özlemlerine hukukun ve devletin eşit saygı göstermesini hak eder" sözlerini kaydediyor.
Öğretici anekdotlarla düşünce tarihi
Alman düşünce tarihçisi Nicholas Rescher "101 Anekdotta Felsefe Tarihinde Yolculuk"ta, felsefe tarihini yaşanmış kısa öykülerle okura aktarıyor. "Bu kitap, felsefi bakımdan derinlikli düşünme alışkanlığı olanlar için yazılmış, felsefi bakımdan öğretici anekdotlardan oluşmaktadır" diyen Rescher, Antik Çağ'dan günümüze uzanan düşünce değişimini yorumladığı bu çalışmasında Herakleitos, Sokrates, Platon, İbn Rüşd, Ömer Hayyam, Descartes, Hume, Leibniz, Kant, Hegel, Nietzsche, Schopenhauer ve Kropotkin gibi önemli felsefecilerin fikirlerini ortaya koyarken bilgi felsefesinden de yararlanıyor, metafizikten de.